25 Aralık 2007

Ilk Gosterimiz



Yasemin'in okulunda, noel kutlamalari programina, bu sene ilk kez, bir sahne calismasini programa almislar. Gosteriden ancak bir hafta once haberdar oldugum bu durum saskinlikla karisik bir heyecan yaratti evimizde.Gittigim en sevimli, en eglenceli gosteriydi.

Once nasil olur, biz noel kutlamiyoruz, diye dusunduk. Sonra hem Yasemin'in bu ilk performansini kacirmamak icin, hem de yapilan her halikarda guzel bir sey oldugundan, bu durumu akisina birakmaya karar verdik. Kendi heyecanimdan yola cikarak, Yasemin'i yatistirmaya, durumu izah etmeye calisdim.O baslangicdan sonuna kadar son derece sogukkanliydi, olayi dogal kabul etmisdi. Ben gosteriniz dedikce, ne gostericez anne diye soruyordu. Gosteri gunu ise "Anne simdi mi gostericez onlara?" diyerek beni kahkahalara bogdu. "Bak bir suru anne baba olacak, oturup seni seyredicez, bizi goremezsen sakin korkma orada olacagiz", dedigimde, gereksiz aciklamalar yapiyormusum, o bunu hep yapiyormus gibi bakdi bana. Minik kafasindan neler geciyor acaba?


Okuldan eve donusumuzle, gosteri arasinda uc saat kadar bir vakdimiz vardi. Ona bugunun yildizi sensin dedim, iyi birsey oldugunu hissetti ve gulumsedi. Evde ilik sut icirip, televizyon karsisinda dinlenmesini sagladim. Yemegimizi erken yedik. Babamizda erkenden eve gelmis, ici icine sigmiyordu. Demek boyle oluyormus, biz bunu hep izledik televizyonlarda, simdi bu duyguyu tadiyoruz, gercekmis, diyerek dolasiyordu. Hepimiz ozenli giyinerek cikdik evden. Tam vakdinde oradaydik. Yasemin'i buyuk toplanma odasina birakip, kendimi zorlayarak disari cikdim. Ozellikle istenmisdi, orada oyalanilmamasi. Kostumlerini giyip, son provalarini yapacaklardi. Iyide ortalik cok kalabalik, kizim daha cok kucuk, dikkat edebilirler mi? Sinan'in zoruyla gosteri salonuna dogru ilerledim, oysa ben camdan iceri izlemeyi planlamisdim.


Gosteri salonu, aslinda kilisenin toplanma bolumu. Oldukca hos, yeni bir kilise, yararli teknolojik gelismelerle donatilmis. Sahnenin hemen ustunde dev bir ekrani var. Iceride kalabaligi gorunce, hem iyi bir yer kalmamis diye, hem de Yasemin urkerse diye telaslandim.


Burada yapilan organizasyonlarin duzeni ve guzelligi bir kere daha beni sasirtti. Salona girisde, tipki profesyonel performanslarda oldugu gibi, basili gosteri programi bile verildi. Okul direktoru bir acilis konusmasi yapti ve sarkilarin ingilizce noel anlamina gelen "Christmas" in bas harflerinden secildigini belirtti. Her bir grup cikdiginda ekrandaki harf ve goruntuler degisti. Kimi grup cok iyi, kimisi felaketti ama hepsinin ortak yonu, cok cok tatli olmalariydi.


Yaseminler ve sinif arkadaslari melek rolundeydiler ve meleklerle ilgili iki sarki soylediler.En son siradaydilar.Beyaz kostumleri ve kanatlariyla kucuk guzel meleklere donusmuslerdi. Bana ait melegi , kararsiz adimlarla sahnede gordugumde, yuregim kabardi. Bir yandan ogretmeninin direktifleriyle pozisyon almaya calisirken, diger yandan dikkatlice gozlerini seyircilere dikmisdi, karanlikda bizi secmeye calisiyordu. Bulundugumuz konumdan bizi gormesi cok zordu, gosteri boyunca gozlerindeki soru isareti gitmediysede hicbir hareketi unutmadan sonuna kadar basariyla sundu. Ikinci sarkida ayaga kalkip bizimde katilmamiz istendi, tum cocuklar sahneye cagrildi. Daha ilk gosterileri izleyicilerinde katilimiyla buyuk bir performansa donmusdu.


Bu arada iceri girdigimizden beri uyumayi tercih eden kucuk melegim, ilk piyano sesiyle uyandi. Hemen kucagimiza alip, sahneyi gormesine gayret ettik. Algilar algilamaz onun icin muthis bir eglence basladi. Sahneye bir tezahhurat, bir cigliklar.Hic gormedigimiz kadar costu ve eglendi bir anda. Sessiz ol uyarilarimizi anlamayinca, baba onu sahneden uzaklastirmak zorunda kaldi. Kendi yasi icin oldukca coskulu, motive edici bir seyirciydi.


Bu gosteri iki kizimiz icinde bir ilk oldu. Yasemin sahnede, Defne ise seyirci koltugunda cok iyi performans gosterdiler. Cok gururlandik, degiyor iste, herseye degiyor dedigimiz anlardandi.

17 Aralık 2007

Yasemin Mutfakta



Bir suredir Yasemin'le mutfak projeleri planliyordum. Dun basit bir pasta ile basladik anne kiz mutfak maceralarimiza. Once ben sutu olctum(denemek isteyenler icin 200 ml), Yasemin buyuk basariyla miksere bosaltti, ardindan da actigim krem santi posetini ekledi. Birlikde heyecanla karismasini izledik. Onun gozleriyle bakinca hersey ne kadar heyecan verici oluyor boyle. Kremanin tadini az bulunca pudra sekeri kavanozunu getirdim, Yasemin kasikla olcup miksere koyma isini de basariyla tamamladi. Mikserde isimiz bitince, hemen is uzerinde temizlige giristik, unutamam ben cocuklugumun kek kabi siyirma zevklerini, kizimi da mahrum edemem tabii. Bu yeni tecrube Yasemin'in cok hosuna gitti., demek annesi de pis olabiliyor. Ben zaten ne zaman bu kadar kuralci oldum ki? Baslangicini hatirlayamiyorum.


Potibor biskuilerini nasil kiracagini gosterdim. Hemen neseyle girisdi isine, bir sekilde etrafida biskuviden yapilmis konfettilere bogmayi basardi. Evdeki meyvelerden (uzum,kiwi ve cilek) kucuk kucuk dogramisdim, Yasemin keyifle onlari da ekledi. Biskuilerden artinca bizde bir tatli arasi verdik. Karisimi bir strec film serdigimiz kaba doktuk ve buzdolabina koyduk. Birkac saat sonrada buzluga transfer ettim.


Servisden birkac saat once tekrar buzdolabina aktardigim pastayi kalibindan cikarip servis tabagina aktardim.Hazir cikolata soslarindan hazirlayip, sogutup, servisden once uzerine dokduk. Aile sinema gunumuz icin lezzetli bir tatlimiz oldu.Yasemin'i ilk basarili mutfak projesinden oturu tebrik ediyorum.

09 Aralık 2007

Miniklerin Fotograf Studyosu Macerasi


Gecenlerde miniklerin resimlerini cektirdik bir studyoda. Yaklasik bir yil oncesinde, bu zamanlarda planlamisdim bu cekimi. Koleksiyonlarini cok begendigim Gymboree'nin onunden gecerken, sezon indirimi gozume ilismis, girip bir bakmak istemisdim. Sonra Yasemin'e siyah beyaz piti kareli cok hos bir kislik kapri pantolon, uzerinede siyah beyaz damali ve belinde ponponlari olan cok hos bir suveter begendim. 4-5 aylik hamileydim Defne'ye. Malum, hamilelik ozel bir duygusallik hali getiriyor insanin uzerine. Birden burnumun diregi sizladi, o minigi hic dusunmeyip hep Yasemin'in pesinde kosturdugum icin. Henuz hicbirsey almamisdim ona, bircok sey Yasemin'den ona kaldigi icin. Baba onaylayinca, ayni pantolonun jile elbisesini buldum Defne'ye. Kardes olarak birbirine benzeyen ilk kiyafetleri bunlar. O zaman bugunu planladim, bu elbiseleri ile resim cektirmek gerekti. Kimbilir ne sirin olacaklardi, birarada, bir ornek kiyafetlerle. Bir kis resmi, arkada kar manzarasi.

Gecenlerde, iste bu projeyi, tamamina erdirdik. Iki minik kiyafetlerini giyip dunyalar guzeli oldular. Gittigimiz alisveris merkezinde, herkes durdurdu bizi, bunlar ne guzeller boyle diye. Tabii daha cok Defne'ye ilgi. Yasemin biraz buruluyor biliyorum, ben de herzaman hararetle Yasemin'i ileri cikarakacak birsey soyluyorum. Bu seferde Defne'ye haksizlik yapiyormusum gibi hissediyorum. Cunku Yasemin bebekken herkes onu da cok begenir ve severdi. Simdi surekli Defne'yi golgeleyip, onun begenilme ve sevilme hakkini elinden aliyormusum gibi geliyor bana.

Her resim cekimi oncesi oldugu gibi, birkac gun oncesinden Yasemin'e telkinlerde bulunmaya calisdim: "Yasemin'cim abla ne derse onu yapacaksin, kameraya bakacaksin, gulumseyeceksin, yuzunu kasmayacaksin. Sonra resimlerde guzel cikmazsan sen de uzulursun. Hem bu sefer sen ablasin, sen gulmezsen Defne'de gulmez. Senin Defne'yi de tutman gerekecek, tutabilir misin sence?" Endiseyle tepkilerini izliyorum,onayladigini gorunce rahatlayip devam ediyorum:"Biz ne dersek diyelim, gozlerini kameradan ayirmak yok, sen Defne'yi dusunme, kameraya bak ve gulumse."

Cok calismamiza ragmen bu cok iyi bir fotograf cekimi tecrubesi olmadi. Fotograf studyosu (JC Penney) bekledigim profesyonellikde degildi, servis basit oldugu gibi, calisdigimiz fotografci da hayatindan pek memnun degildi. Ben yerlerde surunup, horoz gibi otmek pahasina iyi birseyler cikmasina calisdim. Cekilen pozlardan, Yasemin icin cok gerginlik verici bir calisma oldugu ortaya cikdi. Cok calismasina ragmen, olaya adapte olamadi. Yinede bir iki tane iyi poz vardi. Herseye ragmen, bu hallerinin goruntulenmesi, bize hos bir ani olarak kalacak. Yillar sonra bakip, gene bugunu, onlarin guzelligini, kardeslik baglarini hatirlatacak. Butun gun onlari, o guzelim kiyafetler icerisinde, en bakimli halleriyle seyretme zevki de cabasi. Anneanne, teyzeler, dede bekleyin, yakinda evinizi susleyecek cok guzel bir hediyemiz olacak.

07 Aralık 2007

Ayin Sozu

Bu ayin sozune News Week dergisinde Kaliforniya’nin “First Lady” si Maria Shriver’in yaizisinda rastladim.Haber yazari, haber programi yapimcisi ve en cok okunan kitaplarin yazari olarak basarili bir kariyeri olan Shriver, gercek basarinin ne oldugunu kesfetmedeki yolculugunu anlatirken annelikle ilgili olarak dusuncelerini soylemis. Cevirebildigim kadariyla:

“Annelik bir kadinin sahip oldugu en buyuk guclerden biri.Bu dunyada kendini tam hisseden, sevildigini hisseden,guvenli ve onemli hisseden bir cocuk yetistirmek en buyuk basari. Eger dogru yapilirsa, daha buyuk bir basari olmadigini dusunuyorum.”

30 Kasım 2007

Ailemizin Sinema Gunleri

Bir suredir yazamayisimin nedeni pek birsey yapmadigimizdan degil, aksine cok sey yaptigimizdan. Burada bayram donemi, bir kutlamadan digerine geciyoruz, dolayisiyla da kosturmacamiz cok oluyor. Ayin sonu gelmis, bu ayi bu kadar az yaziyla kapatmamak icin, yaptigimiz aktivitelerden birini yazayim istedim. En sevdigimiz aktivitelerden biri, aile sinema gunlerimiz.

Cogunlukla haftasonu, bir aksam uzerini, aile sinema gunune ayiriyoruz. Onceden filmi secip, siparis ediyorum. Bir iki gun onceden de sinema gununu anons edip biraz heyecan ve ilgi uyandiriyorum. O gun film izlerken yenecek bir iki atistirmalik hazir oluyor. Bazen patlamis misir, meyve, bazen de kurabiye ya da tatli. Boylece ailece sakin bir aksam gecirip, kendimizi simartiyoruz.

Filmleri tabii Yasemin'e uygun seciyoruz. Onun da ilgisini ceken tek film turu cizgi filmler oldugu icin, bu donem icin aile sinema gunlerimizde, sadece cizgi film gosteriliyor. Havalarda serin gittiginden, son zamanlarda sikca sinema gunumuz oldu.

Cadilar Bayramindan hemen once, Ariel, kucuk denizkizini seyrettik. Yasemin henuz yeni anlamaya basladigindan, klasiklesmis cizgi filmleri yeni seyrediyoruz. Cadilar Bayraminda deniz kizi olmak istediginden, Ariel'de en sevdigi karakter oldugundan, asil oykuyu ogrenmesi dogru olur diye dusundum. Ise de yaradi; kostumu ilk giydiginde deniz kizi boyle oturur, boyle yurur, diyerek bize bir suru pozlar verdi. Cok sirin bir filmdi bu arada, seyretmeyenlere tavsiye ederim.

Bu aralar seyrettigimiz diger bir klasik de "Finding Nemo" idi. Teyzesi Turkiye'den Turkce dublajli olarak gondermis, Yasemin teyzesine siparis etmis cunku. Simdi artik etrafda karakterlerini gorunce, daha bilincli bir ilgi gosteriyor. Bu da cocuklarin kulturu bir yerde. Arkadaslari ile iyi anlasabilmesi icin, cizgi kahramanlar hakkinda konusabilmesi gerekir degil mi.

Bu arada birde gercek sinemaya gitme firsatimiz oldu. Babamizin izinli oldugu bir gunu firsat bilip, Defne'yi babaya emanet ederek, Yasemin'i "Bee Movie" ye goturdum. Cok seker bir karakter yapmislar, Yasemin'de ben de cok gulduk. Kucuklugumun Ari Maya'sini cok sevdigim icin, Yasemin'in de yasayan her canliya saygi gostermeyi ogrenmesini istedigim icin, bu filmi kaciramazdim. Dunyaya baska canlilarin gozunden de bakmayi ogrenmesini isterim.

Son olarak gectigimiz haftasonu, sinemada kacirdigimiz, yeni dvd'si cikan Ratatouille'iyi seyrettik. Guzel bir oyku, belki cocuklarin mutfaga ilgi duymasini da destekler. Yasemin'in yasina cok uygun olmadigini soyliyebilirim. 3 degilde belki 5-6 yas ve sonrasi icin daha ilgi cekici olabilir.
Cizgi filmler, stresten uzak, izlenmesi kolay filmler oldugu icin, biz yetiskinler icin de beynimizi bosaltici, rahatlatici oluyor. Bir yandan kizlarimiza sarilip 1- 1,5 saat, sadece onlara ayirdigimiz bu zamanin keyfini cikariyoruz. Defne bile sinema gunlerini ayri bir keyifle benimsiyor. Kesintisiz annesiyle babasiyla olmanin tadini cikartiyor, sicak kucagimizda bize agucuklar yaparak. Onlara, erken yaslarda, sinema izleme aliskanligi,kulturu kazandirma sansimiz oluyor. Sinema gunlerini, sakin ve eglendirici bir aktivite olarak, uzun yillar aile gelenegimizde surdurme kararindayim.

09 Kasım 2007

Cadilar Bayrami

Cadilar Bayrami

31 Ekim sabahi kalkip, perdeleri acdigimda, cadilar bayraminin tam da adina yakisir sekilde bir baslangic yaptigini dusundum. Yatak odasi penceremizden gorunen daglari ve vadisindeki kucuk sehri sis kaplamisdi. Gunun anlamindan etkilenip bu doga olayina urpererek bakdim.Bir gece once, cok yakinimizda orta siddetli bir depremle sallandigimizda da, Yasemin ayni sekilde dusunmus, "Canavarlar geliyor anne kacalim!" diye bagirmisdi.Baslangicindaki urpertici doga olaylari haric, ogun hersey beklendigi gibi gelisdi.

Cadilar Bayrami icin, Yasemin cok guzel bir denizkizina, Defne ise sirinmi sirin bir kelebege donusdu. Birgece once, Yasemin’in bakmaya doyamadigim saclarina bakim yapmisdik. Kostumunu giydikden sonra, saclarina ve yuzune rengarenk simler surduk. Suslendi ya, yuruyusu, durusu degisti, o artik bir prensesti. Kucuk Defne'minse kelebek rolunu pek benimsedigini soyleyemem.O, onu kavrayan bu yumusak govdenin sisesini tutmasina yardimci olmasindan dolayi memnundu sanirim; ama kafasindaki antenlerin ne ise yaradigini anlayamadi, yine de dayandi.

Ilk olarak okulda duzenlenen kostumlu yuruyuse katildik. Bu Yasemin'in ilk torenli yuruyusuydu, ben cok heyecanlandim. Insanin susleyecek iki kizi olunca, evden cikmasi guc oluyor. Tam Yasemin'in sinifi siraya girerken vardik sinifa. Telasla katildi kalabaliga, ne oldugunu anlamadan. Bense elinde kameralarla gelen anne,baba,teyze, anneanne,dede kalabaligi icinde, bir elimde kamera digerinde Defne, Yasemin’i goruntulemeye calisdim. Ortalikda dolasan kendisi bebeklikden henuz cikmis ve Defne'nin uzerine atlamaya calisan cocuklardan biri, Defne'ye zarar vermesin diye ugrasirken, sik sik kaybettim prensesimi gozden. Her buldugumda kosturup, “Yasemin buradayim yavrum, cok iyi yapiyorsun” diye bagirmayi ihmal etmedim. Bir ara yine Defne ile ilgilenirken ben, siniflarina donmusler. Insan kalabaliginin icinde Defne'nin bebek arabasiyla zorlukla gecerek sinifa girmeyi basardim. Bir takim anneler aksamki parti icin hazirliklari surduruyorlardi. Defne'nin uyumasini firsat bilip, hemen yardima kosdum. Her ani degerlendirip, mumkun oldugunca katilimda bulunuyorumki, Yasemin hicbir yonden eksik kalmasin.

Aksamki partiye daha cok yemek diyebilirim. Prensler,prensesler,korsanlar ve cesitli kahramanlar oturup yemeklerini yediler ciddiyetle. Sonra da neseyle kosup hediye paketlerine ulastilar. Oyle bir ortamda cocuk olmak ne guzel.

Yasemin dogdugundan beri, heryil kabak tarlasina gittigimiz gibi, her 31 ekim aksami da buradaki bir alisveris merkezinin Cadilar Bayrami aktivitesine katiliyoruz. Boylece cocuklara kostumlerinin tadini biraz daha cikarma, birgunluk istedikleri kahramana donusmenin zevkini uzatma firsati doguyor. Dahasi bolgedeki diger kahramanlarla karsilasma olanagi oluyor, birbirlerini merakli gozlerle suzuyorlar. Biz bu zevki bir adim daha ileriye goturup, Turk oyun grubu arkadaslarini biraraya getiriyoruz. Bu sene buyudukleri icin, herseyin daha cok farkindalar. Karsilasinca coskuyla kostular birbirlerine, kostumlerini hatirlayinca gururla salindilar birbirlerine. Sonra el ele tutusup nese icinde seker topladilar, magaza magaza dolasip. Yasemin bazi yerde neseyle kostu kostumlu seker dagiticilarina, “Anne bak prenses!” diyerek, bazi kostumlerden korktu, uzakdan uzatarak, ayaklari geri geri giderek ama sekerini birakmaya gonlu el vermeyerek topladi sekerlerini. Seker sevmiyor, baska cocuklar icin toplamis, oyle diyor. Cadilar Bayraminin bir gun oldugunu ve baska cocuklarin bize seker toplamak icin gelmeyecegini anlayinca uzuldu. O hep prenses denizkizi kalip, seker dagitmak istiyor.

Cadilar Bayrami ve on hazirliklari sayesinde guzel bir gecis yaptik sonbahara. Simdi bizi kisa hazirlayacak sukran gunu, noel ve yeni yil kutlamalari var sirada. Sansliyim ki, cocuklarim sayesinde yine yeniden, eski heyecanlarla hazirlaniyorum bugunlere.

25 Ekim 2007

Cadilar Bayramina Hazirlaniyoruz

Bu mevsimin en sevdigim ayi Ekim. Bir kere sonbahar daha cok taze. Doga henuz bozulmamis, sadece renk degistirmis. Cevreyi sari, turuncu, kirmizi renkler sarmis, simsicak yapmis. Ustelik en renkli kutlamalardan birine hazirlaniyoruz, Cadilar Bayrami! Bu bayramin on hazirliklari da renkli, bu nedenle eglencesi ortami uzunca bir sure sariyor. Kim ne derse desin, ben bu ozel kutlamalara bayiliyorum.Bu tarz kutlamalar pazarlama stratejisi olabilir ama ben gonullu bir katilimciyim. Bu kapali havalarda, ozellikle biz annelere, bol aktivite imkani yaratiyor.


Kutlamanin ilk ayagi dekorasyon icin balkabagi secmek. Bu nedenle ay boyunca heryerde balkabagi tarlalari renkli aktivitelerle hizmet veriyorlar. Biz, Yasemin dogdu dogali, her sene buranin en cok ragbet goren balkabagi tarlalarindan "Joan's Pumpkin Patch" e gidiyoruz. Bu sene, Yasemin'in okulu oraya bir gezi duzenledi. Benim Yasemin'i tek basina gondermeye gonlum el vermediginden, Sinan'da beni iki cocukla yalniz gonderemediginden, okul gezisine hep birlikde katildik. Boylece geleneksel 3. aile balkabagi tarlasi gezimize, bu yil bir fazla uyeyle katilmis olduk. Evet, Defne'nin ilk cadilar bayrami.


Gruplari giriste sirayla alip, rehber esliginde tur yapiyorlar. Ilk durak bal kabagi tarlasi. Burada yuzlerce kabak icinden kendi kabaginizi seciyorsunuz. Sonra keci ve tavuklarin bulundugu ikinci bir bolgeye geciliyor. Boylece minikler hayvanlarla yakinlasip onlara yem verebiliyorlar. Yasemin, bu sene cok cesurdu, bardak dibindeki yemlere ulasamayan keciye yardim icin, yemleri eline dokdu ve direk besledi. Ucuncu bolum cocuklara sosyal bilgi vermek, geziye ogretici bir katki saglamak icin, saman yiginlarindan olusan minik bir konferans kosesiydi. Konferans Old Mc Donalds sarkisiyla acildi:) Yediklerimizin toprakdan geldiginden bahsedildi, danslar edildi, yiyeceklerimizin nereden geldigini anlatan bir sarki ile bitti. Minik tur bittiginde ogle saati gelmisdi. Piknik kosesinde yemekler sabirsizlikla yenilip, serbest oyun alanina gecildi.


Serbest alanda yuzlerce balkabagi, minik bir acik hava muzesi ve resim cektirmek icin bir dolu firsat vardi. Kucuk bir ciflik kosesi ve su pompalari unutulmamisdi. Tipik Amerikan kalesinden bir labirent de vardi.Gecen yillarda traktor turu, at turu gibi turlar da vardi. Defne'yi babasiyla basbasa birakip, Yaseminin sinif arkadasi Leena ile birlikde alandaki her bir aktiviteyi denedik. Hersey denendikden sonra, son bir kez balkabagi tarlasinin icine ailecek daldik. Baba kiz tarla icinde kosturdular. Tarlanin, canli renklerle olusturdugu guzel goruntulere, bakmaya doyamadik. Her guzel sey gibi bu gezinin de bitmesi gerekiyordu, ama son bir aile resmiyle animiz olumsuzlesdi. Kabaklarimizi toparlayip, evimize dogru yollandik. Sira kabaklari suslemede.

Ogrenme Oyunu VSmile


Itiraf ediyorum, bu konuda geri kalmisim. Yasina uygun aktiviteler, geziler, kitaplar, oyuncaklar derken, teknolojik gelismeleri kacirmisim. Bu nedenle Yasemin'e 3. yas gununde bir video oyunu gelince sasirdim. "O daha 3 yasinda, yemegini ustune dokmeden yiyemiyor, joystick mi kontrol edecek " diye dusundum, yanilmisim.Ben soru isaretleriyle bakarken, o pembeli morlu oyun kutusuna sarilmis, benim bilgisayarim oldu diye dolasiyordu.

VSmile, Viacom sirketinin 3 ile 7 yas arasi cocuklar icin hazirladigi ogretici oyunlar sistemi.On yargili baslamisdim ama sonra gidip hosuna gidebilecek 3 oyun daha aldim. Bir kere inanilmaz guzel kontrol edebiliyor oyunu.Iki elini ayni anda farkli iki is icin kullanmayi ogrendi. Dieogo ile gorsem tanimiycagim hayvanlari kurtarmaya gidiyorlar. "Annecim bak 4 chinchilla kurtardik" diyor. Degisik neden sonuc iliskilerinin farkina variyor. Sagi solu, oku takip etmeyi, yerine gore alet edavat secmeyi ogrendi hizlica bir sekilde. Oyunlarin okuma yazma ogrenmeyle ilgili bolumleride var, biz simdilik hizlica geciyoruz. Yinede bazi yerlerde kelimelerin goruntulerini ezberlemis bile, gorur gormez taniyor, "pencil" diye bagiriyor.

Bize oyunu hediye eden arkadasimdan aldigim bilgiye gore, bu oyunun ilk nesli mikrofon icermiyormus. Bazi oyunlar ilk nesle gore ve daha az interaktif. Mikrofonlularda oyuna sesle de katki yapilabiliyor. Biz en cok Diego'yu seviyoruz. Dora'ya sonradan mikrofon katkisi yaptiklari icin Diego kadar eglenceli degil bence. Kucuk denizkizi ise, ilk nesil bir oyun oldugu icin digerlerinin yaninda oldukca sade kaliyor, yinede karaktere hayranligi yuzunden Yasemin'in ilgisini cekiyor. Eger oyunlari almayi dusunurseniz ben yeni cikan oyunlardan almanizi tavsiye ederim.

Yasemin herzaman fiziksel aktiviteye yakin bir cocuk oldugundan, onu uzun sure sabit tutacak seylere cok baglanmiyor, buna da baglanmayacak biliyordum. Yinede ilk iki gun sabah uyanip, gece yatana kadar basindan ayrilmayinca, biraz korktum. Ustelik oyunun ambalaji uzerindeki baska oyunlarin varligini da kesfetmis, bana bir suru siparis verdi. Iki gunun sonunda ben yavas yavas saat limiti koyma programlari yaparken, oynamiycam artik dedi, simdi de sadece biz oyuna katilarsak oynuyor. Bu anlamda birlikde yapabilecegimiz guzel bir aktivite haline geldi bizim icin. Eger elektronik oyunlara ilginiz de varsa, cocugunuza keyifle birseyler ogretme firsatiniz olacak demekdir.

17 Ekim 2007

Bebekle Oynanacak Oyunlar




Yasemin ile bebek oyunlari oynayisimiz uzerinden cok da zaman gecmedi aslinda ama Defne ile simdi yeniden baslarken, ona ne tur oyunlar yaptirabilecegimi toparlamam gerekdi.. Buldugum oyunlar icinde bizim sevdiklerimizi paylasmak istedim.
Parent Center'dan bir oyun. Yuz ustu zaman gecirmesini saglayarak boyun kaslarini guclendiriyor ve donme hareketlerine baslangic sagliyor. Yere bir havlu sererek bebeginizi yuz ustu yatiriyorsunuz ve havlunun iki ucundan tutarak, yavasca iki yana yuvarliyorsunuz. Web sayfasinda her seferinde oops-a-daisy soylenebilecegi belirlenmis. Ben bazen dustu dustu Defne dustu diyorum. Ayni oyunu sirt ustu yatarkende oynuyoruz.
Yasemin'i Gymboree'ye goturdugum zamanlardan bir oyun. Gene bir yuz ustu calismasi. Sirt ustu yatip bacaklarinizi dik bir sekilde havaya kaldirip, dizlerden kiriyorsunuz. Bacaklarin uzerine bebeginizi guzelce yerlestirip yavasca ileri geri, ya da iki yana salliyorsunuz. Benim tekerlemem, "Uctu uctu Defne'm uctu!"
Bildigimiz klasik fis fis kayikci oyununu iki cocugumda cok seviyor.
Gene parent center'dan buldugum ayaklarini kesfetmesi icin bir oyun. Her bir ayak parmagina sirayla dokunarak su tekerlemeyi soylemek. "This little piggy went to market, this little piggy had roast beef, this little piggie had none,this little piggy went wee wee wee all the way home." Ikinci bir dile kulaga asinaligi olsun diyorsaniz bu tekerlemeyi soyleyebilir, ya da bizim klasik buraya bir kus konmus tekerlemesini kullanabilirsiniz.
Ellerin kesfi icin gene bizim klasik buraya bir kus konmus oyunu.
Vucudunu kesfetmesi icin gidiklama oyunu. Ozellikle boynunun altindan ve ayaklarindan gidiklanmaya bayiliyor bizimki.
Ayak ustunde ata bindirmek, onun oturmasini ve sonra da ayaga kalkmasini saglayacak karin kaslarinin guclendirilmesi icin iyi bir egzersiz.
Kollarini bilek ustunden tutarak hafifce cekerek oturur pozisyona getirmek, sonra ayaga kaldirmak. "Your Baby's First Year" adli kitapdan bir tavsiye.Defne bayiliyor.

Buyukce bir top (pilates topu gibi) ustune sirt ustu yatirip ileri geri hafifce sallamak, gobek kaslari icin iyi bir oyun. Bu oyunu da Gymboree'de ogrenmisdim.

15 Ekim 2007

Bebegim Kati Gidaya Basladi


Defne'm, pamugum benim. Ruhuma kadifenin tendeki etkisini yapiyor. Minigim hizla buyuyor. Dort aylik kontrolunde, doktoru, basini dik tutabildigini ve yemege de ilgisi oldugunu gorunce, kati gidaya baslayabilecegimizi belirtti. Kural bir yemek kasigi kati mamayi, sivi mama ya da anne sutu ile sulandirarak uygun bir kasikla vermek. Eger dogusdan gelen dil itme refleksi halen yok olmadiysa verdigimiz mama geriye cikiyor. Bu durumda, iki hafta bekleyerek tekrar denememiz gerekiyor. Eger mamanin yarisindan azi geriye donerse refleksi yok olmus demek ve bir suru resim cekip albume koyabiliriz.


Simdilik sadece pirinc, yulaf ve arpa mamasi yiyebiliyor. Genelde pirincle baslaniyor ama ben Yasemin'de yasadigimiz kabizlik probleminden korktugum ve de pirincin tadina alisinca yulafi sevmeyecegini bildigimden (Yasemin'de ve cevremdeki bebeklerde boyle oldu.), yulafla basladim. Hem severek yiyor, hem de kabizlik yok.


Doktorumuz alti aylik oluncaya kadar baska birsey vermememizi istedi. Zaten sadece anne mamasi ile besleniyor olsaydi, anne sutunun azalmamasi icin katiya da alti aylikda baslanacakdi. Defne zaten anne sutu ve mamayi birlikde aldigi icin, simdiden baslayabilir. Erken baslamanin alisma kolayligi sagladigini bildigimden ben biran once baslamayi uygun gordum.


Yemek yemesi kesinlikle ablasina benzemiyor. Daha ilk denemede oldukca basariliydi. Yemek yerken goz goze geldigimizde gulumsemesi de olmasa, hemen hemen hic akitmayacak mamasini.


Doktor, kati mamayi, ilk hafta yalnizca gunde bir kere ogleden sonra, aksam uykusundan saatler once vermemi istemisdi. Boylece hem sabah saatlerinde bol olan anne sutunden yararlanacak, hem de olasi bir mide rahatsizligi gece uykusunu etkilemeyecekdi. Artik iyice alisdigindan oglene yakin ve aksam yatmadan bir saat once olmak uzere iki ogunde yiyor mamasini. Boylece onemli bir gelisim surecini tamamlamis oldu Defne. Allah agzinin tadini hep bol etsin bebegim.

07 Ekim 2007

Bir Pazar Gunu Kacamagi


Bugun ailecek bir kacamak yaptik. Kacamak diyorum cunku ilk plan, biriken bir dolu isimizden ve alisverisimizden, yapabildigimiz kadarini yapmakdi. Alisverise cikmadan once, ben Defne'yi doyururken, Yasemin babasi ile bahce sulamaya cikdi. Biraz sonra israrla bizi de disari cagirdilar, yazdan kalan bu guzel gunu degerlendirmek uzere. Bir sure sessizce gunesin altinda oturup, Yasemin'in sulama hortumundan ucusan su taneciklerinin olusturdugu, minik renk kusaklarina bakdik ve hipnotize olduk. Cunku birden herseyi oldugu gibi birakip, parka gitmeye karar verdik. Evet ,sanirim Yasemin bizi hipnotize etti, cok da iyi etti.


Parkda Yasemin'in en sevdigi oyuncaklarin bulundugu tarafa, agaclarin altina piknik battaniyemizi serip, yerlestik. Babanin bizim icin oglen yemegi olarak hazirladigi elma, havuc, meyveli yogurt ve cikolatadan olusan yiyeceklerimizi cikarirken, Yasemin parkda ilk turunu atti. Cok ac oldugumuzdan, hemen herseyi buyuk bir istahla yedik. Baba ile Defne dinlenirken, Yasemin beni parka surukledi.


Inanilmasi zor cocuklarin buyume hizina. Daha gectigimiz bahar, Yasemin'i ayni parkda, her tarafi korumali bebek salincaginda salliyordum. Bugun, sadece 5-6 ay sonra, buyuk cocuk salincaklarinda, cogunlukla kendi basina sallandi. Bagimsizligini hizla kazaniyor benim dik basli kucugum. Bu, arkada birden avaz avaza bagirmaya baslayan ise, daha dunyaya bile gelmemisti o zamanlar.


Babayla cabucak nobetleri degistiriyoruz. Simdi ben Defne' yi doyururken, baba kiz acildi parkin derinliklerine. Uzakdan bir sure izledim onlari keyifle. Yasemin tirmanma demirlerinde maymun oldu, atladi demirden demire, sonra kuma konsantre oldu, yetmedi dumduz yatti kumun ustune, kum oldu. Bir yandan zorlanirken onun bu herseyi buyuk bir heyecanla sonuna kadar kucaklamasina, bir yandan keybetmesin bu onu ozel yapan karakteristiklerini istiyorum. Hayati hep doyasiya yasasin ve kendisini mutlu etsin.


Kucagimdaki mutluluk paketinin karni doydu, ic giciklatici seslerle beni sohbete cagiriyor. Battaniyenin ustune yatirip, boynunu nefesimle gidikliyorum. Cok guluyor. Yanina uzaniyorum, anne kiz uzun sure sohbet ediyoruz. Tam Defne'nin israrlarina dayanamayip, burnumuzu birbirine degdirerek, burun selami oyunu oynarken, kucuk abla ve baba geliyor. Abla artik cok yorulmus. Yine de, beraberce sallanmak isteyen yeni arkadasini kiramiyor ve yine, yeniden bol kahkahali bir oyun basliyor. Bir yandan gulumseyerek onlari izlerken, diger yandan Defne' yi gidiklamaya devam ediyoruz. Taa ki yedigimiz havuc ve elmalar midemizi avutmaya yetmeyene kadar. Bol soslu bir spagetti hayali kurup, alelacele toparlaniyoruz.

03 Ekim 2007

Iki Cocuk Annesi Olmak


"Sen beni sevmiyorsun artik" diyor, "beni istemedin!" gozunde koca yaslarla suzme gozlum. "Hayir birtanem istemedigim sen degilsin, kardesinin ayagina basmani istemiyorum, sevmedigim sen degilsin, hareketin. " O israr ediyor icli icli aglayarak ve de merdivenlerden odasina dogru yollanarak "Hayir istemiyorsun beni."

Ayaga kalkmak istiyorum, aksam yemegine kavusmus dugme gozlum basini cevirip bana bakiyor ve gene titreyerek donup yemegine devam ediyor. Caresiz gozyaslarim suzuluyor yanaklarimdan. Cok sevmenin, cok cabalamanin yetersiz oldugu zamanlar oluyor. Ayni zamanda iki ayri yerde olamiyorum. Ilk kez capkin erkekleri anlar gibi mi oluyorum ne? Ikisinide seviyorum ama ikisini birden mutlu etmek imkansiz. Yasemin'e sarilip opucukler kondururken, goz goze geldigimde kocaman gulen ufakliga gizlice gulucukler gonderiyorum sik sik. Oteki gorse cildiracak, ben ona aidim cunku, en azindan o an.

Dugme gozlum aksam saatlerinde ve gece uykusuna gecene kadar benden baska kimseye gitmiyor, cildirisiya agliyor. Ben yemegin son hazirliklarini yaparken babasinin kucaginda gozunu kirpmadan beni izliyor. Heleki beni goremesin, saatlerce ic gecirecek kadar agliyor. Suzme gozlum ise mutsuz, annesi yapsin istiyor herseyini. Firtinali aksam yemekleri yiyoruz, kucagimda Defne, diger elimle Yasemin'e yemek yedirmeye calisirken. Uzunca zaman harcayarak pisirdigim yemekleri hap gibi yutarak yiyorum. Yemek sofrasini toplamadan kosmaya basliyorum, Defne'nin banyo zamani icin. "Biliyorum suzme gozlum senide benim yikamami istiyorsun, ama Defne'nin uyumasi gerek o daha cok kucuk, seni baba yikayacak, ben mutlaka senin odana gelecegim ama hele Defne uyusun."

Defne uyumuyor, en azindan yatakda...Kollarimda iyi. Icerden suzme gozlum bagiriyor, "Hayir ben annemi istiyorum, anne yatiracak beni!" "Annen gelemez, Defne' yi uyutuyor, anla artik!". Iste yine yanaklarim islaniyor, bende orada olmak istiyorum, deli gibi istiyorum. "Hadi uyu artik dugme gozlu, uyu.." Ic gecirip yanagini gogsume dayiyor, oyle huzurluki ben onunlayim diye. Yatagina yatiriyorum, evet uyuyacak gibi. Parmak uclarimda odadan cikip, kosarak giriyorum, suzme gozlumun odasina, yuzune kocaman bir gulucuk yayiliyor, "Annem geldi!" "Geldim tabii." "Bak simdi sana hangi masali anlaticam, sen Sincap Tasemin'in kardesinin olmasi oykusunu biliyor musun?" Icerden Defne'nin aglama sesi geliyor. Suzme gozlumun yuzu soluyor. "Annem sen cok iyi bir ablasin. Eminim bana git annecim, Defne aglamasin diyeceksin." Kocaman bir yurekle, soylemesini istedigim sozleri soyluyor. " Ama ben bekliycem gene gel, bana masal anlat!" "Tamam bebegim soz!"

Defne sakinlesir sakinlesmez geri kosuyorum, suzme gozlum yine uyuyakalmis beni beklerken. Ustunu ortup kokluyorum, ama onun haberi yok. "Bebegim diyorum icimden anlaticam sana masali, eger bir gun bekleyebilirsen. Umarim masal dinlemek istemeyecek kadar buyumus olmazsin."

29 Eylül 2007

Lindsay Dogal Yasam Muzesi


Bugun cocuklari Walnutcreek'deki Dogal Yasam muzesine goturduk. Kaliforniya vahsi hayatini gosteren, kucuk bir kasaba muzesi. Muze ama aslinda gosterimde olan hayvanlarin cogu canli. Amerika'nin en sevdigim ozelliklerden birisi, bu tur yerlerin mutlaka cocuklara yonelik akivitelerinin de olmasi. Burada cocuklarin uzerine ozellikle egilinmis.


Daha giriste, Yasemin'in eline, uzerinde muzede gosterimde olan hayvanlarin cizgi resimleri olan, bir kagit verdiler. Yasemin'in muzede gordugu her hayvani bu resimlerin uzerine isaretlemesi bekleniyordu. Cok pratik bir yaklasimla, muze bir anda inter aktif hale gelmis cocuklar icin. Iceride bir suru cocuk, ellerinde kagitlariyla, ciddi ciddi notlarini aliyorlardi. Benim 3 yasindaki kizimin orada bulunma amaci bir anda degisti, isini cok cidddiye aldi ve muzede bulundugu surece bu kagidi isaretlemek hayatinin amaci haline geldi.


Yasadigim heryerin dogal hayat muzesine giderim ben. Bu bana o bolge icin bir aidiyet kazandiriyor, cevremde gordugum ya da gorebilecegim seylere hazirliyor. Nedense birtek Kaliforniya'da simdiye kadar gitmis degildim ki Amerika'da en uzun yasadigimiz yer. Sanirim yeterince bildigimi dusundum, yanilmisim. Ayi ve dag aslani saldirilarina zaman zaman rastliyoruz yerel haberlerde. Ureme mevisiminde cingirakli yilanlara yaklasmamak konusunda da uyariliyoruz. Sincaplar,tavsanlar ve geyikler heryerde. Rakunlari ve kokarcalari malesef cokca yollarda ezilmis halde goruyoruz. Bahcede otururken sik sik uzerimden bana degercesine ucan kartallar yuregimi hoplatiyor. Yuruyus parkurumuzda yasayan ve girisde koca bir levha ile surulere lutfen yaklasmayin, kopeginizi baglayin uyarisindan ve gece ulumalarindan cakallari da biliyoruz. Tarantula'nin ve Karadul orumceginin yasama alanlarindan birisinin burasi oldugunu bilirim cokca izledigim belgeselerden. Bunlarin yaninda, bahcemde karsilastigim ve birsok kere cussesi nedeni ile acaba bocek degil de baska bir dunya disi yaratik olabilir mi diye dusundugum boceklerin, doga bilimcileri tarafindan bilindigini ve adlarinin oldugunu bilmek beni rahatlatti. Yine simdiye kadar gormedigim canlilarin varligindan da bizi haberdar etti. Muze gezilerinin en guzel yani da bu. Konusu ne olursa olsun, hem cocuklar hem de biz yetiskinler icin ogretici bir eglence. Cocuga hayati kitaplardan ogretmek yerine, canli olarak gorebilecegi bir yere goturmek, zaten organize edilmis bilgileri aktarmanin kolayligi, kucuk beyinlerin urettigi yorumlarini dinleyerek hayata bir kere daha baska acidan bakmak ve yeniden herseye heyecanla yaklasmak, tilki gordugunde el cirpmak, cakal kurkune nihayetinde olu bir hayvandir hem kimbilir kac kisi dokumusdur demeden yanagini yaslamak... Tum bunlari yasayinca bugun, cevredeki muzelerin listesini cikarip bir programa koymaya karar verdim.


Muze kucuk ama cok verimliydi. Ustelik buyuk muzelerin kalabaligindan uzak cok samimi bir topluluk vardi. Cocuklu gezi icin bu muzenin en guzel yanlarindan birisi de, herseye dokunulabilmesi. Hemen her hayvanin kurk ornegi vardi. Baykus dahil bir dolu hayvana dokunmus gibi olduk. Alt kata cocuklar icin tahtadan buyuk hayvan puzzle'lari konmusdu, ben Defne'yi doyururken Yasemin ile babasida puzzle yaptilar. Sonra Yasemin elindeki kagidin ustundeki tum hayvanlari isaretleyemedigini farkedip tekrar yukari cikmak istedi. Biz gezimiz bitti diye dusunurken kendimizi yine baslangic noktasinda bulduk. Girisde farkettigim, zaman kaybetmemek icin soylemedigim cocuk oyun ve kesif odasini isaret ederek muzeyi tekrar turlamakdan kurtulduk.


Cocuk kesif odasi da, muzenin diger bolumleri gibi, cok yaraticiydi. Bir suru veterinerlik ve bilim seti oyuncaklari ile cocuklar gene oyuncak olan bocekleri, surungenleri ve hayvanlari inceliyorlardi. Hayvanlarla ilgili bir dolu kitabida unutmamislar, kucuk sanatkarlar icin bir koseye de cesitli bocek kaliplari ve boyama setleri koymuslardi. Kucuk akvaryumlarda tarantula, walking stick gibi ilgi cekici bocekler vardi. Hatta kucuk bir ev verandasi mizanseni yaratilmis, evin hemen disinda rastlanabilecek sekilde hayvanlar yerlestirilmis, cocuklarin bunlari bulabilmesi icin cop tenekesi doseme alti gibi yerlere saklanmislardi(muhtemelen gercekde de boyle zaten.)


Bizim icin tum aile fertlerinin memnun ayrildigi nadir gezilerden birisi oldu. Genis ve ferah oldugu icin dort aylik kizim bile mutluydu. Muzenin sunumu kisa ve ozlu oldugu icin cok dolasmakdan ve karisiklikdan hoslanmayan babamiz, aktiviteden cok hoslanan uc yasimdaki kizim ve aile fertlerinin mutlu olmasiyla mutlu olan ben, memnun ayrildik muzeden. Ben bu muzeyi bir oyun grubu aktivitesi olarak kafama yazdim. Bu arada bu muzeden bana kalan bir guzel fikirde bundan sonra gittigim muzelerin girisinde, muze brosurunu alip bir kalemle Yasemin'e tutusturmak olacak. Brosurde sergilenen nesneleri muzede bulmak, eminim ilgisini hep uyanik tutacak.

28 Eylül 2007

Ayin Sozu

"Cocugunuzun cozebilecegi hicbir problemi siz onun icin cozmeyin. Bu iki taraf icinde en iyisi olacakdir."

(Harrison Melissa, Harrison H.Harry, "Mother to Daughter:Shared Wisdom from the Heart")

Emzirenler Icin

Anne sutu konusunda hicbir zaman rahat olamadim. Malesef birincide de ikincide de yeterli olmadi sutum. Oysa ilk kizima hazirlanirken, bir suru dersin yaninda, emzirme dersi de almisdim. Onemli bir fiziksel problem olmadikca, her annenin sutu bebegine yeter, demislerdi. Yetmedi. Kizim kilo almak yerine, vermeye baslayinca, bir kac kere emzirme uzmaniyla calisdik ama sorunumuz cozulemedi. Sonunda doktor emriyle mamaya basladik.


Ikincide daha hazirlikliydim boyle bir problem olacagina. Ilkinden cok daha basariliydi ama yinede ekstra mamaya basvurmak zorunda kaldikca hem uzuldum, hem de bulabildigim tum makaleleri tekrar gozden gecirdim. Genel olarak dinlenmek, morali yuksek tutmak ve bol sivi almak ve de sik sik emzirmek, pompalamak disinda yeni bir oneri, resmi olarak arastirilmamis oldugundan yokdu. Ben de annelik forumlarini gezip insanlarin tecrubelerini ogrenmeye calisdim. Aklima yatan, benimde denedigim yontemleri paylasmak istedim.



Bira Mayasi : Ben direk bira mayasi haplari yerine (bunlardan gunde 7-8 adet almak gerekiyormus cunku), bana icimi daha kolay geldigi ve de sevdigim icin, alkolsuz bira kullandim. Bu biralari Amerika'da belli basli supermarketlerde bulmak mumkun. Bana tavsiye eden arkadasimda faydasini gordugune inaniyor, ben de.


Yulaf : Ara ara yulaf ogunleri duzenlemem bundan.


Isirgan otu ve cemen(fenugreek) : Bunlari tek tek iceren bitkisel ilaclar oldugu gibi, birlikde satilanlarida var. GNC'de ya da organik urun satan marketlerde var. Ben ilk baslarda bunlari da iceren bir urun olan More Milk Plus'in hapini ve cayini kullanmisdim. Faydasini gordugumu dusunuyorum.


Anne tavsiyesi bulgur: Gaz problemi nedeni ile bebegin sindirim sisteminin zayif oldugu ilk haftalar da kullanilmasini tavsiye etmem.


En sevdigim yontemse bebeginizi sessiz bir ortamda, ten temasi yaparak (ne kadar ciplak olursaniz ikinizde o kadar iyi) ve sevdiginiz seyleri hayal ederek emzirmek. Ben her emzirmeden once onun boynunu bol bol koklar, gulen yuzune bakar oyle baslarim. Gogus sutu daha rahat birakiyor. (Pompalarken test ettim, resimlerine bakarsam cok daha fazla sut aliyorum.)

26 Eylül 2007

Sabah Halleri




Sabahlari hicbir zaman uykumu alip, kendiligimden uyanmiyorum artik. Bidiklardan biri mutlaka benden once uyaniyor ve bu butun evin bir anda karismasi anlamina geliyor. Biri uyanirken, digerini de uyandirmayi basariyor cunku.


Genel cabam odalari toplamadan asagi inmemek, aksi takdirde yukari ve asagi bir cok turlar yapmam gerekiyor. Once Yasemin'i bir sekilde oyalarken, Defne'nin karnini doyuruyorum. Sonra Defne'yi mutlu yatagina yatirip, sabote etmemesi icin Yasemin'i islerime ortak edip, yataklari ve genel daginikligi topluyorum. Defne'yi ve asagi inecekleri kucaklayip, Yasemin'ide bacagima yapistirararak ( Defne gibi kucagimda indirmedigime zaten halen fena bozuluyor.) asagi kata yumusak bir gecis yapiyorum.


Genellikle kahvaltidan once 10 dakikalik kisa bir cimnastik aktivitemiz oluyor. Defne'ye de yattigi yerde yaptiriyorum. Sonra onu zip zipina koyuyoruz,bizi seyrediyor. Sofraya hep birlikde oturuyoruz. Kahvaltimiz klasik Turk kahvaltisi degil. Donusumlu olarak, tost, gozleme, krempeynirli bagel yiyoruz. Bugun bir degisiklik yapip yulaf pisirdik. Yulafi hazirlarken Yasemin sutu dokmeme yardimci oldu, tarcini ve bali da ekledi. Kasiklari da artik kendiliginden cikarip sofraya dizebiliyor. Yulafi birlikde hazirladigimiz icin, pek sevmediyse de sonuna kadar yedi. Hatta son lokmalari yutabilmek icin bol bol su icmek zorunda kaldi.Defne'nin Bumbo denilen 3 aylikdan beri oturmasini saglayan bir oturagi var. Onu masanin ustune yerlestirip Defne'yide icine yerlestirince bizden biri oluyor. Henuz yiyemiyor ama izleyerek ilk egzersizlerini yapiyor.



Ben sofrayi toplarken Yasemin'e de aktivite yaptiriyorum. Bu kimi zaman benim icin sekiller cizmesi, kimi zaman puzzle, kimi zamanda cikartma yapistirma oyunu oluyor. Ben Defne'yi ikinci kere emzirmeye hazir hale geldigimde, Yasemin'e de hergun duzenli kaydettigim cocuk programlarini aciyorum. Boylece istedigimiz programi, bize uygun zamanda izleyebiliyoruz.



Sabah saatleri benim en sevdigim saatler. Hem benim enerjim yuksek, hem de ufakliklar daha isbirlikci bir modda oluyorlar. Bana da bunu en verimli sekilde degerlendirmek kaliyor.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...