Dün gibi hatırlıyorum. Geçen sene bir akşam yemeği sırasında Yasemin, bir sınıf arkadaşımın iki annesi var demişti. Eşim henüz lokması ağzında, donup kalmıştı. Bende kalbimin sesini duydum bir an, sonrasında gelebilecek sorulara hazırlanırken. Bazı kadınlar bir kadına aşık olabiliyor, o zaman bir kadın bir kadınla evleniyor. Arkadaşımı ve ablasını evlat edinmişler, gercek anne ve babası Çin'deymiş aslında. Arkadaşımı istemeyince onlar almışlar….
İlk anki şokumu atlatınca, eşime nefes almasını hatırlatıp, "Evet canım böyle aileler olabiliyor. Nasıl iyi anlaşıyor musun arkadaşınla?", diye konuyu değiştirdim. Çünkü henüz ne şekilde açıklayacağımı bilemiyordum ve kızımı önyargılarla doldurmak istemediğim gibi, yaşının gerektirdiğinden daha fazlasını da açıklamak istemedim.
Sonra eşimle konuşurken, madem özgür düşüncenin öneminin vurgulandığı bir ülkenin en özgür köşesi, insanların kimliklerini en rahat ortaya koyduğu şehrinde yaşıyoruz, bunlara hem alışacağız, hem de çocuklarımızın bu fikirlerle büyümesini sağlayacağız dedik.
Yasemin'in bugün, bu bahsettiğim arkadaşıyla oyun buluşması var.Şimdi aşağıda neşeyle oynuyorlar. Gayet kendinden emin, mutlu bir çocuk.
Geçen okul yılı sonundaki bir okul gezisinde annelerinden biriyle eşleştirilmiştik. Arabada çocukları gezi yerine götürürken, epey bir sohbet etme fırsatımız oldu. Arabalarını yeni değiştirmişlerdi. "Aslında birgün emekli olunca, üstü açık kırmızı spor bir araba almayı hayal ediyordum, ama çocuklarla mümkün olmuyor.", dedi. "Kızlar bazen bir yere giderken arkadaşlarını da almak istiyorlar, araba büyük ve çok koltuklu olmalıydı. Bu nedenle bu arabayı seçtik.". Bizden hiç farkları yoktu. Bizde bir dolu özlemimizi, kızların ihtiyaçlarına göre revize edip durmuyor muyuz? Sonra İstanbul'a yapacağımız seyehatimizi anlatırken bana, "Hep emekli olunca gemiyle Dünya turu yapmayı düşünürdüm. Ama şimdi kızların ihtiyaçları çok, maddi olarak bunu da ertelemek zorunda kaldım", dedi. "Aslında emekli olmamın nedeni de onlar. Çalışırken yeterince keyfine varamıyorum, onlar da hep okul sonrasında başka bir okula gitmek zorunda kaldılar. Ben de onları parklara, oyun günlerine götürmek istiyorum.", dedi.
Gün içinde konuştuklarımızı akşam eşime şaşkınlıkla anlattığımda, bu sefer şaşırma sırası eşimdeydi. Rahat bir tavırla bana, "Ne bekliyordun ki?", diye sordu. Doğru ne bekliyordum ki?Eşcinsel ya da değil, Amerika'lı ya da Türk, evlat edinmiş ya da biyolojik çocuğu, biz ebeveynler çocuklarımıza sıra gelince dilimiz ne kadarda aynı.