23 Eylül 2012

Ne Güzel Birşeymiş





insanın çocuklarının büyümesi..Ancak hala senin dünyadaki en güzel, en iyi anne olduğuna inanacak kadar büyümesi, daha fazla değil. En güzel zamanlarımızı geçiriyoruz kızlarımla...

Ne güzel birşeymiş zevklerimizin yavaş yavaş çakışmaya başlaması…Sushi'ciye gidelim mi dediğimde hevesle atılmaları, McDonald's diye tutturmamaları…Karşılıklı gözlerimizi devire devire sushi, edamame yiyişimiz..

Ben suda yoga yaparken yanıma geçip bana katılmaları, dengemi sağlayamadığımda akıllı kızımın bana "Suyla bir ol anne, su ol!" demesi…

Alışverişe çıktığımızda, ihtiyacım olan şeye dair herşeyi bana koşturmaları, denediğim herşeyi "Çok güzel oldu!", diye onaylamaları:)

Yasemin'le karşılıklı birbirimize yüzme teknikleri öğretmemiz, birbirimizin eksiklerini tamamlamamız. Yakın zamana kadar ben ona yüzme öğretirken şimdi benim bu nasıl yapılıyor şeklinde başlayan soru cümlelerim…

Arabada onların sevdiği parçalarla benim çağı yakalamam, birlikte bağıra bağıra şarkı söyleyişimiz….

Onların beni yakayalışı, benim bildiğim herşeyi onlara öğretip daha ileriye itmem, beni geçmelerini neşeyle izlemem…

Ne güzelmiş...

18 Eylül 2012

Yasemin 8 Yaşında




Eşimi garajda gözleri yaşlarla dolu görünce endişelendim. Acı bir şekilde gülümsemeye çalışarak, Yasemin yakında araba koltuğuna sığmayacak, zaten artık kullanmasına gerek de kalmadı deyince, bende gözyaşlarımın hücumuna uğradım. Ne kadar hazırlar zaten ortaya çıkmak için son yıllarda. Gözlerimle görmesem ne kadar büyüdüğünü, inanamayacağım, ama işte 8 yaşında oldu ilk göz ağrım. Anne baba olarak çok gururluyuz, çok mutluyuz, arada gözlerimiz doluyor, bebeklik yılları geride kaldıkça. 

Bu sene yaşgününden evvel oturduk pazarlık yaptık. İstediği oyuncağı almamızı istiyorsa, büyük, parti evinde kutlanan bir doğum günü yapamayacaktık. Eğer bir şey istiyorlarsa, onun için fedekarlığa katlanmayı öğrenmeliler diye düşünüyorum. Gerçi pazarlığı sıkı tutmuş bir şekilde, gündüz okul çevresinden 8 yakın arkadaşını, akşam da yakın birkaç Türk arkadaşını evimize davet ettik, iki güzel parti oldu. 

Doğumgünü temasına karar vermeden önce, beraberce parti malzemeleri satan mağazaları dolaşıp, ilham almak istedik. Dora'lı, Strawberry Shortcake temalı parti malzemelerini hızlı geçmesini zaten bekliyorum ama baktım prensesler, Barbie'lerde hiç ilgi görmedi. Kendisine zebra desenli, modaya uygun bir tema belirledi. Daha önce de aktivite setlerinde saç bandı yapma setini görüp beğenmiştik. Yasemin'in büyüyünce moda tasarımcısı olma hayaliyle de birleştirip, "O zaman bir moda tasarımı partisi olsun!", dedim. Sevinçle kabul etti.






Evi süsleyip, bir aktivite masası hazırladım. Almış olduğumuz aktivite malzemelerini, masaya herkesin ulaşabileceği şekilde yerleştirdim. Kullanılacak aksesuarlar için, kızların Barbie temalı tabaklarını ve kutularını kullandım. Masanın üzerine ve evdeki belli başlı sehpaların üzerine Vogue magazinleri ve etiketleri bıraktım.

Burada herkes çok dakik,  kızları anneleri peş peşe sırayla bıraktı. Birbirini tanımayanları tanıştırdık. Herkes tamamlanınca hepsini dizayn masasına çağırıp, saç bandı kutusunun içinden çıkan açıklamaları ve yapılabilecek dizaynları anlattım. Sonra neşeli bir telaş başladı. Herkes çok güzel tasarımlar yaptı, bende onların asistanı oldum. Yaptıkları bittiğinde, kurusunlar diye bir köşeye bırakırken, bu defa gene doğumgünü için ısmarladığım tasarım sayfalarını dağıttım. Bu defa önceden çizilmiş kız resimlerinin üzerine elbise dizayn ettiler. Tasarımları biterken pizzalar geldi. Öğlen yemeklerini yedikten sonra, Vogue dergilerinden birini elime alarak, modayla ilgili sorular sordum. Yaşlarını dikkate alarak tabii. Hemen herkesin bir doğru cevap vermesini sağladım ve her doğru cevaba parti mağazasından aldığım değişik renklerdeki kolyelerden seçtirdim. Sonunda herkesin bir kolyesi oldu. Böylece kendi tasarımlarına modellik yapacakları defileye hazır oldular. Zaten bir moda tasarımı partisi olacağını anons ettiğimizden, herkes defileye çıkmak üzere hazırlanmıştı.Beyaz plastik masa örtüsünü boylu boyunca ikiye katlayarak defilede üzerinde yürüyecekleri halıyı yapmış oldum.Arka fona da sevdiklerini bildiğim müzikleri koydum. Herkes tek tek kafasındaki saç bandıyla geçerken, tasarımları ile ilgili sorular sordum. Defile bitince şimdi tasarımlarımızı kutlama zamanı deyip müziği açtım ve hep birlikte dans ettik. Onlar sevdikleri parçalardan oluşan kareoke şarkılarını söylerken, ben pasta masasını hazırladım. Onlar keklerini bitirirken, parti için vermiş olduğumuz 3 saatlik süre bitmiş, anneler kızlarını almak üzere gelmeye başlamıştı. 

Moda tasarımcıları partiden ayrılırken kendi tasarımları saç bantları haricinde, geçen yaz Türkiye'de iken beğenip almış olduğumuz toka seti ve kolyelerini de hediye olarak götürdüler. Düzenlediğimiz en eğlenceli partilerden biri olduğunu söyleyebilirim.

Akşam gelen arkadaş grubu içinde bazı aktiviteler hazırlamıştım ama asıl tema karaokeydi. Bağıra bağıra şarkılar söylediler, bol bol da serbest oynadılar. Günün sonunda Yasemin hem çok yorgun, hem de çok mutluydu.  

11 Eylül 2012

Yaz Bitti




Çok hızlı bir yaz geçirdik. Hızımızı alamadık okul için düzenli bir rutine geçmiş olmamız gereken bu günlere kadar sarktık. Şimdi dönüp resimlere baktığımda ne çok şey yaptığımızı görüp mutlu oluyorum. Bu yaz kesinlikle vaktimizi boşa geçirmemişiz…

Bu yaz, yoğun kış programı nedeniyle kaçırdığımız bir sürü çocuk filmini gördük. Burada büyük bir sinema zincirinin, yaz aile şenliği çerçevesinde, her Salı ve Çarsamba günü, bir çocuk filmini tekrar ekranlara koyması sayesinde, kaçırdıklarımızı beyaz perde keyfiyle izleme fırsatımız oldu. Ayrıca, yaz sezonu dönemi içinde çıkan çocuk filmlerinin hepsini de görme fırsatımız oldu. Korkularımızla nasıl yüzleşmemiz gerektiğini anlatan Rio, şehrin kendisi kadar hareketli bir çizgi filmdi. Defne'nin kahkahaları eşliğinde, çok daha eğlenceli oldu. Baba sevgisini, gene en güzel örnekleriyle anlatan Happy Feet 2, ne kadar güzel bir pencere açtı bize gene. Hem güldük, hem ağladık, iyiliğin sadece insanlara has olmadığını, Dünyamızı diğer canlılarla paylaştığımızı hatırlatan Şempanzeler, ne güzel bir film olmuş. Nihayet anne kız sevgisini ele almışlar dedirtti bana "Brave Melida". Ne kadar güzel bir anne kız filmiydi. Son olarak "Timothy Green'in Tuhaf Hayati" ni gördük (Hep benim çevirilerim Türkçe'ye nasıl çevrildi bakacak vaktim olmadı.Yoksa gene size merhaba diyemeyeceğim.) Çocuklar ne kadar anladı bilmiyorum, Yasemin'in ağladığını gördüm ama ben mahvoldum. Bir kere daha çocuklarımıza sahip olduğumuz için, ne kadar şanslı olduğumuzu hissettim. 

Fırsatını bulduğumuz her dakikada arkadaşlarımızla buluştuk. Bol bol oynasınlar, televizyondan, bilgisayardan uzakta olsunlar, hayal güçlerini kullansınlar istedim. Yakın arkadaşlarıyla kurdukları oyunda deniz kızı onlar. "Just Add Water" isimli bir televizyon dizisinden etkilenmişlerdi. Aynı şekilde gizli güçleri olduğunu hayal ediyorlar. Islanınca kuyrukları çıkacak, dolunay çıkınca sihirleri kaybolacak diye korkuyorlar. Havuzda, kumsalda, gölde, hatta hayvanat bahçesinde hep bu oyunu oynadılar. Bizi de heveslendirdiler, koştuk su altında çekim yapabilen makinalardan aldık, bol bol su altı çekimi yaptık bu sene. 

En çok bekledikleri bu yaz içinde kuzenlerimizin bizi ziyaret edecek olmasıydı. Yazın sonlarına dogru Yasemin'in doğum gününün hemen ertesi gününde geldiler. 9 harika gün geçirdik birlikte. San Francisco'da, Napa'da, 6 Flags eğlence parkında, harika anılar paylaştık birlikte. Birbirimizi daha iyi tanıdık, yakınlaştık. Çok keyifli bir aile zamanı oldu bizim için. 

Dönüp düşününce herşey vardı bu yaz içinde. Tam istediğim gibi yaptım, doya doya kızlarımla vakit geçirdim. Her dakikasına birşey  sıkıştırdım. Çok yoruldum ama oluşan anılarımıza bayıldım. Bu senenin aile albümünü yaparken çok eğleneceğimi biliyorum. 

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...