30 Aralık 2011

Yeni Yıla Girerken




Blogculukla ilgili bir ders aldım birkaç ay önce. Yarı Japon eğitimcilerden birisi, bir Japon geleneğinden bahsetti. Bu geleneğe göre Japonlar, yeni yıla girerken, hayatlarına girecek yeni şeylere yer açmak için, artık kullanmadıkları, işlerine yaramayan şeyleri temizlerlermiş. Hem evde, hem de dışarıda… 

Dışarıda bölümü, hayatınızda değiştirmeniz gereken, size yük olan ilişkileriniz. Hani vardır ya, ne kötü gününüzü bilirler, ne iyi gününüzde sizi alkışlarlar, ama hep bir şekilde hayatınızda problem yaratırlar. Sanırım listenin en başında onlar olmalı, kurtulunması gerekenlerin. Birde dost mudur, düşman mıdır bir türlü anlayamadıklarınız vardır. Yüzünüze işlerine geldiğiniz sürece gülerler, ama kolay harcarlar sizi. Her seferinde bir kırıklık, ufakta olsa yaralanmalar bırakarak. Nedenini bilemezsiniz, hayatınıza etkileri negatiftir, ama bir şekilde vaktinizi harcamaya, ya da onlar için üzülmeye devam edersiniz. İşte  zamanınızı boş yere harcamanıza neden olduklarından, onlardan da hemen kurtulunmalı. Kurtulmalı ki hayatımıza güzel etkileri olacak, ilerlememize yardım edecek, bizi yaralamayacak dostları bulmak icin enerjimiz ve zamanımız kalsın. Tabii en önemlisi bize çok ihtiyacı olan ailemize…

Tabii dile kolay, ya uygulaması…Ben daha eskiyen eşyalarımızdan kurtulamıyorum. O kadar sadığım ki anılarıma. Kızların odaları, fazla eşyadan taşmış, artık bu şekliyle derli toplu tutmamız mümkün değil. Sağa bakıyorum, sola bakıyorum, her biri benim en sevdiğim anıların ayrı bir bekçisi gibi dikiliyorlar. Minicik ellerin gölgesi, süt kokulu nefeslerin kokusu, cocuklarımın izleri var üzerlerinde. Ben onları bırakamam ki…

 Farkındayım sonsuza kadar saklayamıyacağımın. Şimdilerde hepsinin resmini çekiyorum.Kızlarım büyüyor ve ben onların geleceklerine yer açmalıyım. Yeni heveslerine, yeni elbiselerine, yeni oyuncaklarına…Biraz motivasyon, biraz kuvvet, biraz da fikir gönderin bana olmaz mı?

Bol kahkahalı, anlamlı, sımsıcak dostuklarla beslenmiş, sağlıklı, huzurlu ve en önemlisi sevdiklerinizle birlikte güzel bir yıl geçirmenizi dilerim.

Çocuğunuz 2012 Takvimini Kendisi Yapsın



Yasemin okuldaki bilgisayar dersinde kendisine 2012 takvimi yapmış. En sevdiği karakterler olan Lalaloopsy'lerden. Resimleri google'lamış, öyle söyledi. İnternetten baktığınızda bir dolu takvim yapma programı bulabiliyorsunuz. Öyle hoşuma gitti ki bende kendime bir tane yapabilirim!

Acaba Onlar Ne Düşünüyor?


Hani biz yeni bir yıl gelecek diye heyecanlanıyoruz ya!


Hani bir sürü planlar yapıyoruz, dilekler diliyoruz gelecek yeni yıla dair...


Acaba onlar ne düşünüyor?

28 Aralık 2011

Ve Dost Ziyaretleri

Eğer ailenizden uzakta çocuk büyütmek zorunda iseniz, sadece kendiniz için değil, çocuklarınız içinde ailenizin boşluğunu dolduracak, çocuğunuzun ve sizin özel günlerini paylaşacak, çocuğunuzun yanlarında rahat hissedeceği, aidiyet hissedeceği dostlarınızı, aile edinmeniz çok önemli. Tabii bu özellikleri yaşatabilecek arkadaşlar bulmak, büyük şans!

Bana yaşam sevinci veren dostlarımı ve onlarla keyifli sofra sohbetlerimizi çok seviyorum. Hep olursunuz hayatımda umarım.












26 Aralık 2011

Mevsimsel Geziler



Mevsim değiştikçe doğadaki değişimleri izlemeyi, doğaya katılan yeni güzellikleri takdir etmeyi seviyorum. Birde insanların yaratıcılığının dekorlarda yansımalarını izlemeyi…Hatta çok seviyorum ki doktorun az hareket uyarılarına rağmen kendimi alamıyorum. Sürekli hadi bir şehir merkezine gidelim bakalım neler oluyor? Şu sokaklara bir girsek, bakalım ışıklar nasıl görünüyor? Hadi bir yürüyüşe çıkalım motivasyonlarındayım. .Bir defasında Yasemin'e, gel biraz etrafa bakalım, kim evini nasıl süslemiş diye sokağımızda yürüyüşümüz 40 dakika sürmüş! Tabii elimde de hep kameram…









Bu güzellikler kaçırılacak gibi değil, haksız mıyım?

24 Aralık 2011

Noel Gösterisinin Ardından



Az evvel Defne'nin Noel gösterisinden geldik. Kızların ikisi de mahallemizdeki kilisenin içindeki yuvaya gittiler. Temiz, ciddi ve bize yakınlığı dolayısıyla orayı tercih ediyoruz.Tercih ediyoruz derken, Defne 2 yıl sırada bekledi, bir çok kimse kabul edilmeden çocukları okul yaşına geliyor. Çok popüler bir okul. Yani hamile kaldığınız anda çocuğunuzu yazdırmadıysanız, çocuğunuzun o okula gitme şansı az. 2 yıl Yasemin dönemi, 2 yılda Defne dönemi ile, 4 yıldır okulun içindeyiz. 4 yıldır da hemen hemen aynı insanlarla Noel gösterisi izliyoruz. Bizim gibi  her milletten, her dinden insan oluyor tabii.

Akşamki gösteriye geri dönecek olursak, gene herşey çok düzenliydi. Girişte programlarımız dağıtıldı. Okul müdiremiz herzamanki gibi çok sıcak bir ev sahibesiydi. Sahne çiceklerle süslenmişti. Çıkan sınıfların isimleri ve söyleyecekleri şarkılar ve hatta sözleri, sırayla duvardaki dev ekranda gösterildi. Gösteriye çıkan en büyük çocuk grubunun yaşı 4! Nasıl hiçbirsey sekmeden devam ediyor? Gösteri tam 7'de başlayacak demişlerdi. 6.30'da gittiğimizde en arka sıralara kalmıştık bile. Tam 15 dakika kala piyanist ve gitarist yerini almış, çocukları bekliyordu. 5 dakika kala ışıklar söndü ve ilk grup, şarkısını söylemeye başladığında, saat 7'ye 2 vardı ki, bu dakikliklerine hayran olmadan edemiyorum. Herkes büyük bir saygıyla susup dinlemeye başladı. Çıkan 2 yaşında bir çocuktur diye, herkes arasında sohbet etmiyor. 40 ülkeden millet bir araya toplanıyor ama demek ki sivil kurallar belli olunca, herkes birlikle hareket edebiliyor. Saygılı olmak için büyük bir toplum baskısı var. 

Defne'nin bu seneki öğretmenleri çocuklarla çok ilgili ve iddialılar. Çok güzel hazırlanmışlardı. Keyifle dinledik miniklerin cennetten gelen seslerini. Biraz hüzünlendik de hani, oradaki son yılı diye. Neyse ki baharda bir gösterisi daha var da bize teselli oluyor. Sonra ne yapacağız, kilisenin dışında kalacağız. Arkadaşım Diana'ya soruyorum. Çift vatandaşlığımız var, onun gibi çift din kabul edemez miyiz? Şaşırarak bakıyor bana. Nasıl olacak gibilerinden. Hani diyorum kurallar arasında bir zıtlık yok ki; iki dinde aynı şeyi yapmamızı istiyor, sadece ibadet şekli farklı. Hani sizinki çok eğlenceli, bizde bu eğlenceye dahil olsak? Gülüyor. Babam yahudi ama en çok coşkuyla, o kutlar Noel'i. Noel çocuklar için der….. Gerçekten de öyle…

Yasemin' in bugünkü oyun arkadaşı sordu, Noel'i kutluyor muyuz diye.Yasemin hemen yüzüme baktı, bende kısmen diye yanıtladım. Yani dedi hem kurban bayramını, hem de Noeli mi kutluyorsunuz? Bayıldım bizim adetimizi de öğretmiş olmamıza. Evet, dedim, harika değil mi? Bana bakıp büyük bir ciddiyetle bende bu sene Hanukkah'yı kutlamak istiyorum, dedi. Öyle mi, neden, ailenizde Musevi' mi var, diye sordum. Yook sadece görüp bilmek istiyorum nasıl olacağını, diye cevapladı. Hımm haklısın enteresan olabilir, dedim. Ne güzel bu çocuk dünyası, keşke dünya böyle birlik ve beraberlik içinde olsa. Dinler bizi hep aynı amaca doğru yönlendiren araçlar, Allah'a giden değişik yollar desek ve birbirimizi kabul etsek, birbirimizin inançlarına saygılı ve sevgili olsak. 

22 Aralık 2011

Geleneksel Türk Kıyafetli Kağıt Bebek







Bir çok ırk ve din karışımı olan Amerika'da, Noel zamanı, herkesin köklerine yönelik kutlamalar, bilgilendirmeler yapılıyor. Yasemin'in okulunda değişik milletlerin yemeklerinden oluşan bir ziyafetten önce, kendi atalarının geleneksel kıyafetleri ile ilgili bir prezantasyon sunmaları istendi. Herkesin evine gönderilen kağıt bebeklerin uzerini boyayarak, kağıtlarla ya da kumaşlarla kaplayarak, geleneksel kıyafetlerin şekillendirilmesi ve hakkında bilgi verilmesi gerekiyordu. 

Yasemin'le bir gece vakti oturup yaptığımız çalışma sırasında çok eğlendik. Diktik, kesdik, kalıp çıkardık. Yasemin bebeğin yüzünü çizdi, makyajını yaptı. Sonunda çıkan bebekle de çok gurur duyduk. Düşündüm de hani hep eski zaman kadınlarına bir hayranlığımız vardır, ne çok şey başarır, ne güzel şeyler yaparlarmış. Kendimize şans versek biz de neler yaparız.

 Şu Barbie bebeklere biraz Türk modası getirsek mi?












20 Aralık 2011

Mutlu Olma Mevsimi










Yılın en hareketli zamanı sanırım bu zaman. Bir gün kızların okullarında düzenlenen kültürel yemek etkinliğine yemek pişiriyorum, diğer gün Defne'nin Noel şovuna katılıyorum, derken Yasemin'in piyano resitali, pijama partisi, Defne'nin okuluna gingerbread evi yapmaya koşuyorum.  Pardon koşamıyorum, ama az eğilerek, bol dikkat ederek, oturmayarak falan garip de gözüksem elimden geleni ardıma koymuyorum. Ben gene kızlarımın gözünün beni arayacağı heryerdeyim. 

Her yerde, herkeste, sezonun yansıdığı bir mutluluk ve sıcaklık var. Yılın işten, telaştan ayrıldığı bu rehavet zamanı ruhlarımıza ne de iyi geliyor. Bir yandan sevdiklerimizi sevindirecek hediyelere bakarken, diğer yandan hiç bilmediğimiz bir köşede, hiç tanımadığımız birine mutluluk yaşatabilmek için hediyeler paketleyip, bırakıyoruz.Bir masala inanıp, gözlerimizi yeşile, kırmızıya, pırıltıya dikiyoruz.  İstiyoruz ki ne olursa olsun, Noel Baba bizim eve de mutlaka uğrasın…

16 Aralık 2011

Van'a Yardım İçin



Değerli dostum Nilufer'in içi el vermedi, Van'da yaşanan felakete karşı uzaktan üzülmeye. Çok güzel bir fikirle ortaya çıktı. İçinde ilham verici, hayata pozitif etkileri olacak, herkesin baktıkça gülümseyeceği, okudukça yaşama sevincini arttıracak bir kitap yapmaya karar verdi. Bunun için tüm dostlarından fotoğraflar, özlü sözler istedi. Hepsini bir kitap halinde derledi. Kitabın tüm karı Van' daki depremzedelere yardım için kullanılacak.

Kitap burada yapıldığı için İngilizce, içinde çok güzel, insanı umutlandıran fotoğraflar var. Onlara yakışan özlü, ünlü sözler var. Çantanızda, ya da başucunuzda, hergüne güzel bir düşünceyle başlamak için, size ilham verecek. Nilüfer hep içimi pozitif enerjiyle doldurur, eminim ışığı kitaptan size de yansıyacaktır. Hem onun da dediği gibi, güzel bir nedenle, iyi insanlar tarafından hazırlandı. 

Bir sürü hediye düşündüğünüz bu zamanda, kendinize de bir hediye alın, isterseniz bir sevdiğinize de. Hem de bu alışveriş, iyiliklere neden olsun! 

Çok gururlanıyorum ki, içinde benim de çektiğim bir fotoğraf var! Bir sürü fotoğraf göndermiştim, bu nedenle hangisi bilmiyorum, kitabım henüz gelmedi, heyecanla bekliyorum!

Kitabı buradan ya da yandaki Van' a yardım kutusundan sipariş edebilirsiniz.


07 Aralık 2011

Hafıza Oyunu



Çocukluğumun en sevdiğim oyunlarından birisi, hediye geldi kızlarıma bu yazki Türkiye gezimizde. Genelde çok dolu dönüyoruz. Bazen bazı oyunları, döndüklerinde oynarlar diye, gönülsüzde olsa geride bırakıyoruz. Ama bu oyunu, hemen bir yere sıkıştırdım. Oyunun hem kendisi çok faydalı bir beyin egzersizidir, hem de içindeki resimler Türkiye'nin çeşitli yerlerine ait ünlü yer ya da objeler olunca, bana hazine gibi göründü. Bu kartları ODİ TOYS çıkarmış.

Yazdan beri hayli zaman geçmiş olmasına rağmen ilk açılışı Defne'yle yaptık geçen akşam. İçinden 4 çift kart seçerek başladık, sonra başardığını gördükçe, 6 çifte çıktık. Bir yandan eğlendik, diğer yandan ilk kez Van kedisi, Truva atı isimlerini duydu.  Kız Kulesini gördü. Bir yandan kim kaç kart kazandıyı, hem de Türkçe olarak saydık. Defne benimle oyun oynadığını zannetti ama, aslında Matematik, Türkçe, kültür dersi almış oldu.

Yaş aralığı çok geniş bir oyundur. Ben hala severim, çocuğunuzda 3-4 yaşlarından itibaren oynayabilecektir.

06 Aralık 2011

Annesinin Kızları mı?






Sakatlandım biliyorsunuz. Eğilemiyorum. Öyle olunca eşime bir hayli iş düşüyor. Birde yapamamanın hırçınlığı mıdır nedir, herşey yerli yerinde olsun istiyorum. Eğer olmazsa, fevri hareketlerle kendim eğiliyorum, sonra ağrıdan ağlıyorum. Bu durum karşısında, kolay kolay elini işe değdirmeyen eşim, korkmuş olmalı…Girişi düzenlemiş. Bir doğumgünü partisinden döndükten sonra, ben ve kızların ayakkabılarını böylece yan yana dizmiş. Ayakkabılığımız olduğu halde bunları böyle yan yana dizmesinin bir anlamı olmalı diye düşündüm. ..

Acaba ne düşündü?

Kakao Mevsimi




Yazın limonatası, baharın çayı, kışında kakaosu eksik olmamalı. O minik ayakları ses çıkararak,koşa koşa gelmeliler, höpürdeterek içmeliler, içindeki marşmelovları yakalamaya calışmalılar ki, kışın keyfi çıksın. Hem içleri, hem anıları ısınsın..Bambaşka hatırlasınlar çocukluk günlerini… Öyle ki her kakao kokusunda bugünkü konforlarını, anne kucağının, baba ocağının sıcaklığını hissetsinler. Onlara hep sığınabilecekleri bir anı bırakalım…ki, hani olurda bir gün olmazsak etrafta, bize böyle tatla,kokuyla ulaşabilsinler….

04 Aralık 2011

Tahoe Gölü (Orman)








Ablam, dağ aslanları bize saldırır mı acaba diye endişelenmiş.Oysa ben, bu dev ağaçların arasında, yıllar öncesinde izlediğim ''Harry ve Hendersonlar" dizisindeki gibi,  bir koca ayağın, bizi izlediği hissine kapılırım. Ama herşey öyle büyülüdür, biz okadar oraya aidizdir ki, korkmak aklıma gelmez. Bu ağaçlar, kaç yüzyıla şahit olmuştur kimbilir? 

Ciğerlerimi mis gibi havayla körüklerim. 

Taptaze çam kokusunu burnunuza geldi mi?

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...