31 Mart 2008

Mart ayı çok hareketli geçtiği halde, burada, çok anlatamadım. Martın son dakikalarına bir şey sığdırabilir miyim diye anlatmaya başlıyorum. Mart ayında burada sadece Paskalya kutlanmıyor. Birde İrlandalılara özel Aziz Patrik günü var. Bu özel gün bize yakın bir şehir olan Dublin’de sevinçle kutlanıyor her sene. Bu sene hem ablamda görmüş olur, hem çocuklara da değişiklik olur diye soğuk havaya aldırmadan yola koyulduk.

Ablam hemen girişte olmazsa olmaz karamelli patlamış mısırlarımızı aldı. Mısır paketinin boyutu Yasemin’inkine yakındı.Yasemin’se böyle büyük bir şeyi taşıyabilmekten çok memnundu.

Etrafa bakınarak dolaşırken, tam önünden geçtiğimiz anda, sahnede, dans gösterisi saati olduğunu fark ettik ve hemen seyir için uygun bir yere konuşlandık. Nehir dansı yapan güzel kostümlü kızları hem Yasemin hem de Defne ilgiyle izlediler. Yarim saat süren gösteride onlar dansa hiç ilgilerini kaybetmezken, bizde ayni ilgiyi mısırlara gösterdik. Dansları da sevdik tabii.

Bu tarz geziler en çok çocuklara yarıyor. Tanıtım ve satış çadırlarından sonra küçük bir lunapark kurulmuştu. Yasemin hemen ilk oyuncaktan başlayarak sırayla, neredeyse hepsini denedi. Defne bu ilginç aktivitelere heyecanla tanık oldu. Çok yakında dahilde olacak. Yasemin, “son jetonlar” uyarısını alınca, birazda teyzesinin yardımına sığındı.Son olarak tren turundan dönerken, atıştırmaya başlayan yağmur damlaları imdadımıza yetişti de, o çok ısrar edemeden koşarak arabamıza donduk.

29 Mart 2008

Çocuklarla Kolay Poğaça


Bahar partimiz için poğaçada vardı mönümüzde. Ablam yeni öğrendiği poğaçayı yapmaya talip oldu. Yasemin, mutfak çalışmalarına hep gönüllü zaten. Teyze yeğen işe girişince bana da olayı görüntülemek kaldı.

Bu yaş için poğaçaya tam şekil vermeleri zor. Bu nedenle ona hamurdan küçük parçalar kopartıp, iç koyacak şekle sokma görevini verdik.

Denemek isteyenler için tarifi:

1 yumurta
1 yemek kaşığı sirke
7 çay bardağı un
1 çay bardağı margarin
1 çay bardağı sıvı yağ
1 paket kabartma tozu
1 çay bardağı yoğurt

19 Mart 2008

HOŞGELDİN BAHAR


Güneş henüz yüzünü göstermekte kararsız. Çiçek açan ağaçlar bile biraz şaşkın, erken açan çiçeklerinin yağmur ve rüzgardan dağılmış olmasına. Biz yine de güneşin arada gösterdiği sıcak yüzünü, güneşli uzun günlerin habercisi olarak kabul edip, bahar kutlamalarına başladık. Burada baharın gelişinin ilk habercisi “Easter” (Paskalya Bayramı). Hani su yumurtaların süslenmesi, yumurta aranması gibi hoş adetlerin yanı sıra bol şeker tüketiminin desteklendiği dönem. Ben buna bahar bayramı diyorum. Gecen sene Türk oyun grubu arkadaşlarımız için bir parti yapmıştık , bu sene geleneği Amerikalı oyun grubu arkadaşlarımızla devam ettirdik. Onlara, Türk kahvaltısını tattırabilmek, biraz tanıtım yapabilmek adına Türk kahvaltısı ve bahara hoşgeldin partisi yaptık.

Türk mutfağının zengin, sağlıklı ve rengarenk mutfağı bol bol takdir toplarken, miniklerde bol bol eğlendi. Onlara küçük masalara sofra hazırladık. Yemeklerimize alışık olmadıklarından özel ne hazırlayabilirim diye sormuş, endişe etmiştim. Hepside sosis, domates, salatalık, peynir ve kekten oluşan kahvaltılarını severek yediler.

Biz kahvaltımızın keyfini uzatırken çocuklar oyunlara geçtiler. Onlara bahçeye kopuk yapma istasyonları hazırlamıştım. Köpük yapmaktan sıkılmaya başladıklarında, kum masasını açtım. Kum oyunları, genelde en çok eğlendikleri, ama en çokta problem yaşanan zaman oluyor . Başlangıçta, oynamaları gerektiği şekilde kalıplar çıkardıktan sonra, kumu etrafa ve birbirlerine atmaya besliyorlar. Bu nedenle hep en sona ayırmaya çalıştığım bir eğlence.

Çocuklar ahenkli oynama sinirini asmaya başladıklarında, bizde cay keyfini tamamlamıştık. Kaynatıp soğutmuş olduğumuz yumurtaları ve boyama malzemelerini ortaya çıkardık. Annelerin yardımlarıyla yumurtaları boyayıp, süsledik. Aktif bir oyundan sonra, bu yaratıcı çalışma hepsini sakinleştirdi. Son olarak, meyve ve yumurta seklinde çikolatalardan oluşan ara öğünlerini yiyip gitmeye hazır hale geldiler.

Yumurtalarını koyabilmeleri için bahar temalı küçük poşetler almıştım. Boyadıkları yumurtaları, yumurta seklinde çikolataları ve tavsan seklinde şekerlemeleri, poşetlerin içine yerleştirip o günün anısına her birine hediye olarak verdik. Herkesin yüzü gülünce, bizimki de güldü.

Hoşgeldin Bahar!

06 Mart 2008

Teyzemiz


Bana su anda mutlulugun resmini ciz deseler, bu sahneyi cizerdim. Yasemin ciglikla karisik kahkahalar atarak teyzesiyle bahcede oynuyor. Defne acik olan bahce kapisinin onundeki sineklige tutunup ayaga kalkmis, kucucuk boyuyla onlari gormeye calisirken bir yandan da tele vurarak cigliklar atarak, oyunun bir parcasi olmaya calisiyor.

Teyzemiz burada bir aydir. Tabii benim ablam, cocuklarimin teyzesi. Cocuklarimin gozunden bakinca dunyaya annem anneanneye, ablalarim teyzelere, kocam babaya donusdu gozumde. Evet, ablam bize, cocuklarimiza sinirsiz sevgi getirmis, simdi hergun bol bol ustumuze dokuyor. Yalnizlikdan, yorgunlukdan uyusmaya baslamis yureklerimiz bahara kavusan ciceklere donustuler. Ayni zamanda ciceklerin suya doymadiklari gibi sevgiye doymuyorlar.

Eger birinci derece akrabalariniza, ailenize istediginiz zaman ulasabileceginiz bir mesafede yasiyorsaniz, benim neden bahsetmedigimi anlayamayabilirsiniz. Bu akrablarin cocugunuz icin ne derece onemli oldugunu kavramayamazsiniz. Sadece haftada birkac saat icin bile olsa anne baba disinda ucuncu kisilerce onemsenen, sevilen cocugun gozlerindeki isiltinin degistigini bilmeyebilirsiniz. Yorgunlukdan gittikce sertlesen anne baba disiplininden sonra biraz simartilan cocugun sevinc kahkahalarinin anne baba uzerinden kaldirdigi agir vicdan azabinin yarattigi rahatlamayida olcuye koymak zor.


Tanri kullarina yardim etmek istediginde baska bir kulunu kullanirmis. Sanirim bizim olayimizda ablama bol bol ihtiyac duyuyor. Ilahi isiltiyla enerjisi artan ablam, her gucumuz tukenme noktasina dayandiginda bize saglam bir dayanak sagliyor. Ablacim bizi bu kadar sevdigin icin, ve sevginde hic hesap yapmadigindan ve comertliginden dolayi sana cok tesekkur ederiz. Yasemin’in sen bir aktiviteye katilmayinca yuzunun solmasi, gece ben yatirmak icin yanina uzandigimda tamam anne gidebilirsin simdi teyzem gelebilir mi demesi, Defne’nin sabah uyaninca “Deyziiiii(Teyze)” diye seslenmesi ne demek biliyor musun? Seni seviyoruz

05 Mart 2008

Bebegim Buyuyor


Dogumla baslayan sancilarim, bebegimin her bir yeni gelisiminde kasintilarla devam ediyor. Artik bu kasilmalar fiziksel degil, ruhumda. Defne benden ayrilma yolculugunu dokuz ayini doldurmasina az bucuk kala tamamladi.

Bu yeni gelisim meyvelerini vermeye basladi bile.Dun gece benim onun yerine kardesini yatirmamdan sikayetci Yasemin’imi yatirmaya kalkisinca, Defne ona kollarini acan teyzesine sigindi. Kafamda benden ayri uyumaz nasilsa, Yasemin’i yatirir ona kosarim diye dusunmusdum. Uyudu. Hem de hic sikayet etmeden. O ucmak icin kanatlarini hazirlarken, ben yaklasan bagimsizligimiza sevinemiyorum. Bilmedigim bir afetin on hazirliklari diye mi bu kadar irkiliyorum? Zamani gelince annemin itinayla buyuttugu kanatlarimi alabildigince kocaman acip gidebildigim en uzak koseye uctugum icin mi? Benim gibi yapip uzaklara gidecekler ve senede bir kere gorebilicegim onlari korkusu mu?

Diger yandan fazlasiyla bagimsiz buyuk kizima bakiyorum. O da buyurken ayni endiseleri yasamis, onu kaybedicem sanmisdim. Hatta dogum oncesi dusumu alirken benden ayrilacak, heryere tasiyamiyacagim artik yanimda diye uzun uzun aglamisdim. Oysa tum bagimsiz ruhuna ragmen her dustugunde bana kosmuyor mu? Her basarisinin nihai onaycisi ben degil miyim? Benden bir aferin duymak icin sevmediklerini yiyip, sevdigi oyunlari birakmiyor mu? Butun bunlari bildigim halde her yeni adimin bende yarattigi bu korku firtinasi niye?

Aslinda bu bagimsizlik bir can egrisine benzemiyor mu? Bebeklik yaslarinda herbir adimla gelisen bagimsizlik, genclik yillarinin ortalarinda, aile kurmadan az once bir pik yapip, sonra tekrar gun be gun, tecrube be tecrube bambaska, degisik bir bagimliliga donusmuyor mu?

Bir annenin en mutlu, ayni zamanda en huzunlu zamanlari oluyor cocuklarinin bagimsizlik adimlari. Bir yandan basarmalari icin ellerinden tutarken, diger yandan icimden birseyler aleyhine calisiyor mutlulugumun. Bu adimlarin herbiri beni hayatlarindan uzaklastiracak adimlar olacak bir gun. Bu gelisimler zamanla birseyleri bana tercih etmeye baslayacaklarinin habercisi. Bir gun bir oyunu, diger gun bir arkadasi, gelecekde eslerini tercih edecekler bana. Boyle olmasi gerekiyor, hayatin duzeni bu sekilde. Hazirim ben tum bu donemlere, hatta bu sekilde olmasi icin elimden geleni yapacagim.Birgun oyunu tercih etmesi icin cesaretlendiricem yarin esini. Disi kus yapar yuvayi, once yuvani koruyacak, dusuneceksin diyecegim., tipki annemin ogutleri gibi. Yasadigim ic bulantilarim benimle ilgili, kendim cozecegim, onlara hicbirsey belli etmeden. Icerden aglayip, disardan gulucem.

Bir haftadir her firsatta dusundum dusundum, sonunda duygularimi tasirdim. Hayatimizda yeni bir donem basladi, kabul etmem lazim. Bu icli agitin, kendini teselli calismalarimin nedeni: Defnem, bebegim, memeyi birakdi.

01 Mart 2008

Muzik Dersi


Bir suredir devam ettigimiz bir yenilikden bahsetmek istiyorum. Ben ve kizlar muzik dersi almaya basladik.

Kendim cok muzige yakin bir insan degilim. Bu nedenle ne zaman firsat bulsam cocuklarim muzikden yararlansinlar istiyorum. Yasemin’i kucukken goturmusdum, simdi iki kardesi goturebilecegim bir muzik dersi buldum, her hafta bir saat katiliyoruz. “Music Together” burada bilinen, cocuklar icin ozel bir muzik programi. Bizim aldigimiz “Sticks” (Cubuklar) bolumu. Oyle guzel aktiviteler yapiyoruzki 3,5 yasindaki kizim da, 8 aylik kizim da, ben de bayiliyoruz.

Uygun bir ders mi, ikisini ayni zamanda derse goturmek iyi bir fikir mi diye bir hayli dusunmusdum. Muzik dersinin ilk dakikalarinda dogru bir karar oldugu anlasildi. Artik kolayca sozleri ezberleyebilen kizim hevesle sarkilari soylerken, boyle bir sosyal aktiviteye ilk kez katilan bebegim coskuyla tefini caliyor, diger cocuklara gulucukler gonderiyordu.

Bu tarz aktivitelerin sadece derse verildigi saate terkedilmesini bir israf olarak kabul ederek, bu aktiviteyi haftaya yayiyorum. Muzik dersinin sarkilarindan olusan cd’yi arabada surekli calip, ritme asina hale gelmelerini sagliyorum. Ayni zamanda sarkilari ezberlerken yolculugun sikintisini azaltiyoruz.

Diger bir faydalanma seklimiz ise evde tansiyonun yukseldigi anlar. Ozellikle yagmurlu gunlerde eve kapanmak zorunda kalinca imdadimiza muzik kitabimizin aktiviteleri yetisiyor. Bir sarkida elimize tulbent alip salliyoruz, digerinde birbirimize top yuvarliyoruz. Bazende coskuyla dans ediyoruz. Biz muzikal bir aile olmak yolunda ilerliyoruz.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...