28 Aralık 2010

Bir Aile Geleneği

Noel’in yaklaştığı günlerde diğer kültürlerden gelenlerin özel günlerine haksızlık olmasın diye bol bol geleneklerden konuşuluyor. Yasemin’in sınıfında her gün hayali bir uçağa binip, bir ülkeye uçtular ve oranın adetlerinden konuştular. Son hafta ise herkes kendi aile geleneklerinden bahseden bir sunum yaptı. Konu seçimi sırasında, Yasemin, “Ben bizim sonbahar aile yürüyüşümüzden bahsetmek istiyorum, benim en sevdiğim o!”, deyince çok heyecanlandım. Kendi kendimize yarattığımız ve onlarında farkına vardığı bir aile geleneğimiz vardı demek.

Her sene, sonbaharın sonuna doğru, doğa burada kırmızı bir renge bürünür. O kadar güzelleşir ki buradaki ağaçlar yapraklarını dökmeden önce, biz bu güzelliği içimize iyice sindirmek isteriz. Bu nedenle, soğuk rüzgarlar başlayıp da, artık iyice ölmüş yaprakları uçurmadan, ailecek bir park seçer ve ziyaret ederiz. Biraz çocukların istediği yöne, biraz kendi yönümüze savruluruz. Sorunlarımızdan kaçıp, kendi oluşturduğumuz mutluluğun arkasına saklanır, bundan da afacan bir keyif alırız. Bu günü heyecanla beklediğimizden öncesinde konuşuruz: “Yapraklar kızarmaya başladı, çok yakında…”. “ Hım iyice kızardı dökülmeden, rüzgarlar başlamadan, güneşli bir havada yapalım…”. Günü seçip de, her şey denk düşünce, çocuklarda bizimle sevinçle yola koyulurlar… Bizim doğaya çevrili bakışlarımız, onlarında merakını uyandırır, bir yapraktan diğerine koşup, heyecanlı çığlıklar atarlar, ellerimiz yapraklarla dolar…


İşte Yasemin bu sene, tüm geleneklerin üzerinde bundan bahsetmek istedi. Sonra biraz konuşup, 23 Nisan Çocuk Bayramı’nı anlatmasında karar kıldık, ama bizim aile geleneğimizin ağır basmasına da içten içe gururlandım.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...