30 Eylül 2008

İstanbul’da Çocuklarla Görülecek Yerler

Herkesin bir gezilecek en güzel yerler listesi vardır. Bunlarda benim çocuklarımla İstanbul’da gitmekten hoşlandığım yerlerin bir listesi. Eminim öğrendikçe ve onlar büyüdükçe çok uzun bir liste haline dönüşecek.
Miniaturk

Bayıldık. Etrafındaki bina kirliliği ile kapatılmadan, çıplak halde tarihi eserler ne de güzel görünüyor. Sonradan gidebildiklerime, gidip alıcı gözüyle tekrar bakma fırsatı buldum. Ölmeden önce görülecek yerler listemiz epeyce kabardı, ne çok bilmediğimiz yer varmış. Yasemin henüz bizim gibi etkilenmiyor tarihi yapıtlardan. O daha çok oranın parkına, kocaman satranç taşlarına ve konuşan bilge ağacına bayıldı. Ülkemiz için gurur duyulacak bir yer olmuş diye düşünüyorum, bravo proje sahiplerine. Düzenli geziler düzenlenecek bir yer bizim için.


Nakkastepe’de Yeditepe Kafe

Hiçbir şey benim oraya haftalık ziyaretlerimi engelleyemez. Parkı çok temiz, manzarası çok güzel.Muhteşem bir manzarada çocuk sallama lüksüm var. Çok bunaldığımızda, hem çocuklar, hem benim için ferahlatıcı bir kaçamak yeri.




Koşuyolu Parkı

Bizim için en güzel park, Koşuyolu parkı. Çocuklarımı iç rahatlığıyla göturebildiğim nadir belediye parklarından. Birçok örneklerini görmek dileğiyle.




Fenerbahçe Parkı

Birçok kereler aldık pikniklik malzememizi yanımıza, kurulduk bir piknik masasına. Önce deniz kenarında bir cay keyfi, sonra çocuklara park zevki, uzun yürüyüşleri de unutmamak lazım. Tüm aile için keyifli bir gezi yeri.

Hacıoğlu Lahmacun

Çocuk menusune bayıldık. Capitol’dekinde ucuz ama eğlenceli oyuncaklar veriyorlar. Yasemin 3 tane bebek aldı oradan ve bütün yaz oynadı. Üstelik lahmacun ve ayran ikilisi Mc Donald’s’ in ürünlerinden daha sağlıklı.

Şile Deniz Kenarı

Kum oyunu için sadece parka mecbur değiliz. Çocuklara acaba temiz midir diye endişelenmeden oynayabilecekleri sinirsiz bir kum havuzu. Her fırsatta, çocukların kova takımlarını ve piknik malzemelerimizi alıp attık kendimizi şehir dışına. Deniz manzarasında balık sefaları hem keyifli hem İstanbul’dan çok daha ucuz. Çocukların nasıl iştahla balık ve hatta kalamar yediklerine inanamazsınız. Üstelik çok sağlıklı bir kumaş olduğunu düşündüğüm Şile bezi kıyafetlerine bayıldı Yasemin.

Çocukları götürmek istediğim ama götüremediğim, bir dahaki sefere mutlaka dediğim yerler ise:

Oyuncak müzesi
Tarihi Yarımada- Sultanahmet
Polenezköy’de birbirinden güzel çocuk aktiviteleri ihtiva eden brunch yerleri (Artık bir çoğunda hafta sonları palyaço ve çeşitli aktiviteler konmuş.)
Moda Teras Kafe’de brunch keyfi – Buranında var bir çocuk aktivite ablası
Çamlıca Tepesi
Adalar (Bir fayton sefası nasılda hoşlarına gider)


Bildiğiniz yerler varsa ekleyin lütfen , onları da görmüş öğrenmiş oluruz.

23 Eylül 2008

Türkiye’de Sevdiklerimiz


Türkiye’nin en güzel şeyi insan faktörü bence. Herkes o kadar sıcak, eli üzerindeki…Amerika macerası öncesi beni bunaltan mesafesizlik, simdi içimi ısıtmıştı. Komşuların kafalarını okşayan elleri çocuklarımı ilk basta ürkütse de sonraları onlar üzerinde güzel bir güven duygusu oluşturdu. Kocaman bir aileydik burada.

Bahçe içindeki bir apartmanda oturan annemin komşu çocukları, aynen vaktinde bizim olduğumuz gibi bütün gün dışarıdaydılar. Yasemin “sokağa çıkmak” deyişini öğrendi. Önceleri “Olmaz, dur bende yanında durursam ancak!” şartlarım zamanla önemini yitirdi ve arkadaşlarını görünce dışarı fırlamaya başladı büyük kızım. Balkondan bizim gözetimimizle tabii. Hele öylesine rutin ev ziyaretlerine, oyun davetlerine bayıldı. Amerika’daki gibi önceden tarih belirleyip bir oyun günü yapmak gibi değil, biranda gelişen programlar. Sonra orada bir suru teyze, amca, anneanne ve dede vardı çocuklarıma. Yan dairede oturan çocukluk arkadaşımın annesine bile sık seyahatleri vardı kızımın.Resimler yapıp armağan etmeye gidiyordu, sonrada elinde bisküvisi, çikolatalı gofret ya da simidi ile geri geliyordu. Resimlerine nihayet alıcı bulmuştu.

Tüm bu ilgi, çocuklarımın oradaki mutluluğu beni çok düşündürdü bu defa. Beklide kendimi kandırıyordum, Amerika’da çocuklarımı büyütmek daha kolay derken. Çok güzel ve temiz oyun parkları, ücretsiz düzenlenen bir dolu çocuk aktivitesi vardı bu yaşadığımız ülkenin. Türkiye’de bir apartman dairesi içinde nasıl büyüyeceklerdi, ben onları nasıl zaptedecektim. Oysa çocuklarımın varlığını hiç bu kadar hafif hissetmemiştim. Komşular, akrabalar zaten büyük kızımın aktivite açlığını almışlardı üzerimden. Geriye kalan ufaklığın ise ilgilenmek için gönüllüsü çoktu.

Akrabaları, kızlarıma dünyanın en önemli çocukları, biricik prensesleri muameleleri yapıyor, benim almayacağım şeyleri alıp şımartıyordu.Çocuklarımı bu mutluluktan bu güzellikten mahrum etmek doğru mu diye düşündüm, düşünüyorum. Bütün bunlar bizim Türkiye’de vazgeçemediklerimizdi. “Amerika’ya gitmeyelim anne! Söyle babam gelsin.”, diyordu Yasemin bile.

Şimdilik Türkiye planlarımız biraz daha beklemede. Biz bu arada hayatımıza yeniden donduk ve buranın güzelliklerini benimsedik bile. Yinede sık sık tatil resimlerimize bakıp, sevdiğimiz şeyler için iç geçirmiyor değiliz. En popüler aktivitelerimizde bir sonraki yazıda.

16 Eylül 2008

Herkes Türkçe Konuşuyor


“Aaa anne herkes Türkçe konuşuyor!” diye bağıran Yasemin’in mutluluk çığlıkları ile indiğimiz Atatürk Havalimanında başladı Türkiye tatilimiz. Bizi havaalanında karşılamaya gelen annem, ablam ve enişteme “tanıdık yüzler” görmenin rahatlığı ile yaklaştı Yasemin. Defne içinse henüz hepsi yabancıydı, dudaklarını bükerek, tedirginlikle başladı tanışmaları.

Çocuklar için çok değişik bir tatildi. Bense her fırsatı kullanmaya çalıştım akrabalarına ve kültürlerine aşina olmaları için. Benim içinde sürpriz doluydu. Yalan söylemeyeceğim dışarıdan izlediğinizde çok karışık görünüyor Türkiye. Huzursuz getirdim çocuklarımı ülkeme. Ya araba çarparsa, ya bomba patlarsa, ya kaçırırlarsa çocuklarımı. Herkese tembihledim çocukların Amerika’dan geldiğini söylemeyin orta yerde, paramız var sanıp kaçırmak isterler belki. Üzgünüm iki yıldır yoktum, haberleri açıp okuyunca da bol miktarlarda bu haberlerden vardı.

Çocuklarla beraber ilk dışarı çıktığımızda benim çok beğendiğim Capitol’e gittik hep birlikte. Biz bir şeyler içerken, Yasemin havuzun etrafında koşturan çocuklara katildi coşkuyla. Öyle mutluydu ki bir suru Türk kız yaşıtı bulduğuna. Her fırsatta donup "Anne bak bu Selin, o da Türkçe biliyor” diyerek, memnuniyetini dile getiriyordu. Defne’nin elini tutup havuz kenarındaki kalabalığa yaklaştığımda çocuğunu takip eden bir çok anne ile tanıştım, çocuklar hakkında kısa sohbetler ettik. Geri donup esime neşeyle Amerika’daki gibi, burada da çocuk büyütebilirim ben dediğimi hatırlıyorum. Esim tam anlayamadı ne demek istediğimi. İyi ama ben Amerika’da anne oldum, kısa tatillere gittim ilk çocuğumla sadece Türkiye’ye. Çocuk ile ilgili her şeyi Amerika’da biliyorum. Türk gazetelerindeki haberlerde kotu; hep sıkıntı, üzüntü, korku saçıyor. Bir anne için kendi memleketi dahi olsa çocuklarını güvende tutmak her şeyden önde geliyor. Varsın görmeyeyim ben yıllarca kokusunu bile özlediğim memleketimi…Yeter ki bebeklerim güvende olsun.

Böyle karışık duygularla başladığım uzun tatilim, öyle güzel geçti ki, sonunda dönmemeye karar verme aşamasına kadar geldim. Çok uzun olacak bu yazı, bu nedenle beni bu asamaya getiren güzellikleri bir sonraki seferde anlatayım.

10 Eylül 2008

Nerede Kalmıştık?


2,5 aylık Türkiye ziyaretimiz beni ta Nisan’dan beri uzak tuttu bloğuma yazmaktan. İki küçük çocukla uzun bir seyahat programı, öncesinde ve sonrasında çok fazla düzenleme gerektiriyor.

Simdi 1,5 aydır evimizdeyiz, yerleştik, düzenimizi kurduk yeniden. Bu sefer annem bizimle birlikte. 5 kişilik bir mutluluk yaşıyoruz. Kızlar annemin de sayesinde hızla buyuyorlar ve bir dolu aktiviteye katılıyorlar. Türkiye seyahatimizde çok güzel geçti. Defne 1. yasini, Yasemin 4. yasini bitirdi ben yazmayalı. Defne akrabalarıyla, dostlarımızla, ülkesiyle tanıştı. Yasemin ilk kez bilinçli şekilde Türkiye’de bulundu, herkesin Türkçe bilmesine şaşırdı. Dönüşte Yasemin’inin de Türkçe’si inanılmaz ilerlemişti. Simdi okula ve yeni okul sonrası aktivitelerine başladı. İngilizce’sini ve İspanyolca’ sini ilerletiyor. Defne halen Türkçe ilk kelimeleriyle boğuşuyor.

Yakında hepsini, yaptıklarımızı anlatacağım. Herkese yeniden merhaba.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...