Tatilimizi seçerken ne kadar asıl niyetimiz deniz kenarında herşey dahil bir otelde dinlenebilmek de olsa çevreyi gezip, bilgi sahibi olmadan dönmek olmazdı. Bu nedenle, oraya varır varmaz, oteldeki seyehat acentalarından biriyle konuşup, kendimize bir tur seçtik. Kaldığımız otel iki tatil şehrinin ortasındaydı: San Jose Del Cabo ve Cabo San Lucas. İki şehri ve meşhur kaya oluşumunu görmeden olmazdı.
Bizi sabah 8' de alıp, önce Cabo San Lucas' a götürdüler. Burası bize, Türkiye' deki tipik tatil şehirlerini hatırlattı. Bodrum' da geziyorduk sanki. Orada, tabanında denizin içini gözlemlemeye olanak veren cam bir bölüm olan, bir tekneye binip, Cortez Denizi ile Pasifik Okyanusu'nun birleştiği noktaya doğru yol aldık. Denizin dibi harika balıklarla doluydu. Mevsim nedeniyle çoktan soğuk denizlere göçmüş, heryıl oraya üremeye gelen gri balinalardan hiç göremedik malesef. Meşhur kaya oluşumu El Archo yu görüp, Aşıklar ve Boşanma sahilleri hakkındaki efsaneleri dinledikden sonra geriye döndük. Kısa bir alışveriş (Bizede kısa gelmiş olabilir. Ben tatil beldesi olsam ençok Türk turist çekmeye çalışırdım, alışverişe düşkünlüğümüz nedeniyle.) molasından sonra tekrar otobüsümüze binip yola koyulduk.
Bir sonraki durağımız ise bir cam fabrikasıydı. Böyle bir gezinin içinde tuhaf duruyor ama gerçekten çok güzeldi. Cam ustaları canlı olarak camdan malzeme yapmayı gösteriyorlardı. Bizim ustamız gerçekten harika bir yetenek ve aileden gelen uzun yıllar eğitimiyle camdan bir pegasusu dakikalar içinde bitirdi. Biz hayranlıkla bu camdan kanatlı atı incelerken, bu defa cam şişirme hakkında bilgi vermeye başladılar. İsteyen herkesinde denemesine izin verdiler. Herkesin ağzına giren üfleme borusuna ve ateşten kor olmuş olan cam parçasına dair ciddi endişelerim olmasına rağmen Yasemin de çok arzu etti ve başarılı bir deneme yaptı. Böylece tatilimizin en çok yeni denemesi yapan üyesi oldu. Eğer gördüklerimin güzelliğine kapılıp resim çekme hevesine kapılmasaydım ve Defne de halen gözleriyle değil elleriyle bakma alışkanlığını bırakmış olsaydı hakikatli bşr alışveriş yapmak isterdik. Tur rehberimiz bir anda herkesi otobüse çağırınca, gene en sona bizim kaldığımızı görüp alelacele camdan bir fil seçtim bize, evimize uğur getirmesini dileyerek…
San Jose Del Cabo' yu Los Cabos' dan daha çok beğendik. Daha otantik, daha eski bir yerleşim yeri idi. Adımımızı atar atmaz birkaç Türk işyerini gördüğümüze şaşırdık. Şehrin içinde yürüyerek yemek yiyeceğimiz otantik restorantımıza ulaştık. Tüm tur beraberce ilk tekilalarımızı kafamıza diktik. Sonrasında tadımlık tekilalar ikram edilmeye devam etti. O sıcakta daha önceki tecrübelerimizi de düşünerek erkenden durdum ben ama şaşırtıcı şekilde güzel ve içimi rahattı tekilaların, sonrasında hiç rahatsızlık vermedi. Yemekler de çok güzeldi.
Otobüse dönüş yolu üzerinde o bölgeye ilk yerleşmelerini sağlayan misyonerlik binasını ziyaret ettik. Ve yine en sonuncu olarak otobüsümüze yerleştik. Bu insanlar zevk almıyorlar mı acaba bu geziden, bu kadar çabuk yerlerine koşuyorlar diye de merak ettik.
Otelimize dönmeden önce ki son durağımız ise bir vaha idi. Gerçekten çölün ortasında bir vaha ilk kez gördüm ve doğanın çok güzel bir hediyesi olduğu düşündüm.
Turumuzun çok yoğun olduğunu söylerken abartmamışım değil mi? Bu kadar şeyi bir kerede yapmak her zaman mümkün olmaz. Turumuzdan memnun, gördüklerimizden mesut, tekilalardan dolayı ise mahmur otelimize geri döndük.
Cabo San Lucas |
Cam Fabrikasında |
Yemek yediğimiz restorant |
San Jose Del Cabo |
Çöl ortasında bir vaha. |