24 Şubat 2012

Bugün Benim Doğum Günüm


Şubat ayında bizim için iki kutlama var. Önce heyecanla Sevgililer Günü'nü bekliyoruz. Sonra…..benim doğum günüm! Herşeyi kutluyoruz, kandili, bayramı, Cumhuriyeti,Çocuk Bayramı'nı, yılbaşını, Sevgililer Günü'nü…..İnsanın kendine de ait bir gün olması, ve o günde hatırlanması, gönlünün hoş edilmesi ne güzel. Beni kalben sevenlerin hepsinin birden sesini duyacağım eminim. Muhtemel bir iki kişi unutacak, belki bir iki süpriz isim de kutlayacak..Öyle kendime dair bir gün geçirecegim,  en önemlisi sevdiklerimle olacağım, madden, fiziken yanımda ya da manen, kalbimde yanımda. 

Sıra bana geldiğine göre kendime önce bol sağlık, bol huzur, sonra bol başarı, bol mutluluk, mutlu haberler, pozitif dostluklar, ailemle bol kaliteli zamanlar diliyorum. Doğum günüm mutlu olsun! 

22 Şubat 2012

Araba Seçmek


Arabamızı değiştirme zamanımız geldi! Benim ayrılıklarım zor olur. Eşyama da bağlanırım…Aile tipi bir arabamız vardı, minivan dedikleri 3 sıra koltuklu. Ondan önce hep spor arabalar kullanmıştım, minivan'e geçişimde kolay olmamışti ama rahat ettim. Kızların iniş binişleri, annemlerin ziyaretinde bol yerimizin oluşu, arabaya herşeyi doldurup, pikniklere gidişimiz, hatta yazın, piknik battaniyesini ve kum oyun takımlarımızı gözden uzak yerin altındaki küçük saklama yerlerinde, sürekli yanımızda taşımamız. Biraz daha anlatırsam gözyaşlarımı tutamam:)) 

Eşim yeter artık dedi, çocuklar büyüdü, artık biraz daha istediğimiz gibi yaşayabiliriz. Görüntüsünü sevdiğimiz bir araba seçebiliriz. 

- Ama kızlar otomatik sürgülü kapı istemişlerdi? Okula bırakırken hop diye atlayacaklardı, bende peşlerinden kapatacaktım. 

- Öğrensinler normal kapılı arabayı kulanmayı. 

- Ama bu araba yüksek, tırmanmak zorunda kalacaklar, rahat edebilecekler mi? 

- Bak ama bu arabanın üstünde Yasemin'in istediği gibi penceresi var. Güzel havalarda açarsak onlardan mutlusu olmaz. 

- Minivan'de de var:( 

-Tamam minivan al ozaman!

- Ama sen spor araba istiyorsun. 

-Evet!

- Bir 3 yıl daha sabretsek, onlar biraz daha rahat olsunlar, sonra nasılsa eski hayatımıza dönebileceğiz. 

- Canım zaman şimdinin. 3 yıl sonrasını bilemeyiz. Sen şimdi sevdiğin arabayı kullan, kızlar büyüdüler. 

-Büyüdüler mi? Yani ben şimdi spor araba kullanacağım, artık minik kızları olan bir anne değil miyim?

- Offf offf… İstediğini yap. Ne ile mutlu oluyorsan onu al, ama karar ver… 

İçimde bir memnun edici var. Etrafımdakilerin mutlu olması çok önemli benim hayatımda. Eşimin istediği tipte arabayı, kızım tepesinde pencerelisinden istiyor bununda var diyerek, içim rahat ederek aldım. Defne'ye mi ne var?O araba pırıltılı olsun demişti, tam onun istediği gibi pırıl pırıl, gümüş rengi bir araba. 

Benim gibi arabaları üzerinde okumadan tanıyamayan, kimin ne kullandığını bilmeyen, arabanın renginden seçen biri için, araba seçimi çok sancılı oldu. Bu yüzden bir süredir tüm boş vakitlerimi ona ayırmıştım. Hayatımda bir problem varsa, başka birşeye konsantre olmam zor olduğundan, başka da birşey yapamadım. Şimdi dileğim, kazasız, mutlu mutlu bu arabayı kullanabilmemiz. 

15 Şubat 2012

Sevgililer Gününden Bana Kalanlar



Birara düşünmüştüm, ''Ne gerek var bu günü okullarda böyle abartılı kutlamaya, Sevgililer Günü'nde koşturmaktan kendimize vakit kalmıyor!" diye. Ama sonra kızlarım bana hediyelerini verdiler. Anladım ki ağaç yaşken eğilir deyip bu yaşta sevgiyi göstermeyi öğretiyorlar 

Yukarıdaki kartı Yasemin teneffüslerde hazırlamış! Bizi böyle düşünmesi teneffüsünü ayırması çok hoşuma gitti.

Küçük kalp kartlar ise Defne'den bize. Akşam yemekten eve dönünce, her birimize tek tek birer tane verdi. O minik ellerden aldığım bu kalpler, kalbimi sıcacık yaptı. 

George Eliot "Sadece sevilmeyi değil, sevildiğimin söylenmesini de seviyorum.", demiş. Ne diyebilirim, çok doğru.

14 Şubat 2012

Sevgililer Günü Notlarım


Bu yazı biraz anı anına notlarım gibi oldu. Dün başladım yazmaya, şu ana kadar…

- Dün Akşam Üzeri -

Ne zaman hayat bu kadar değişti? Sevgililer Günü ne zamandan beri bu şeklini aldı? 

Bütün sabahımı alışverişte geçirdim. Kızların sınıf arkadaşlarına küçük kartlar, hediyeler hazırlamaları gerekiyor. Gerekli malzemeleri hazırladim. Geri dönerken pek bir keyiflendim, kızlarla akşam oturup hediyeleri hazırlarken geçireceğimiz keyifli zaman dilimini düşününce…Gene Sevgililer Günü kartlarını hazırlarken, minik ellerin yazı yazmasını izleyeceğim, cıvıltılı sorularını cevaplayacağım. Bir yandan bende onlara kart hazırlayacağım, çok sevinecekleri minicik hediyelerim var. Kartları hazırlarken, kremalı çilekde hazırlarım, iyice keyifleniriz diye geçiriyorum bir yandan içimden. 

Alışverişi bitirince, Yasemin'in okuluna gittim. Sınıf annesi ile birlikte, yarınki Sevgililer Günü partisi için sınıfı süsledik. Piyano dersi için eve geri koşmamız gerekmeseydi muhtemelen şu saatte halen süsleme işini yapıyor olacaktım. Yarınında en önemli iki işi büyük ihtimalle Defne'nin sabahleyin yapacakları kart verme seremonisi için kartları ile birlikte vakitlice okula bırakmak, sonrasında da Yasemin'in sınıf partisi olacak. Tabii sonra keyifle, akşamı, herkese kartlarını ve hediyelerini vereceğim saati bekleyeceğim. Bu sene ailecek yemek mi pişirsek acaba, dışarı çıkmak yerine? Kalp şeklinde pizza, kalp şeklinde jöleler?

Ne zaman kendimi süsleyip, hediye seçip, restorant rezervasyonları yapmaktan bu hale geldiğimi hatırlayamıyorum bile. Anne olduktan sonra sert bir virajdan döndüm, şimdi bambaşka bir yolda ilerliyorum. …

- Bu Sabah -

Dünümüzü tahmin ettiğim şekilde keyifli olarak tamamladık. Bu sabahda kızlarımı güne uygun olarak giydirip, süsleyip, hediyeleriyle birlikte okullarına ulaştırdım. Aşağıdaki konuşmayı Defne'yi bıraktıktan sonra Yasemin'le eve geri dönmemiz gerektiğinde yaptık.

"Yasemin'cim şimdi beni iyi dinle. Anne sana bir hayat dersi öğretecek. Madem bugün Sevgililer Günü…Biz ne yapıyoruz bugün, sevgimizi göstermeyi öğreniyoruz. İnsanlara sevgini, ilgini gösterirken asla tembel, asla cimri olma. Kelimeler çok güçlüdür, çok dikkatli kullanmak gerekir. Asla teşekkür ederken kısa konuşma. Tesekkür ederim deme! Bana bu kartı hazırladığın, beni düşündüğün için teşekkür ederim de. Ben istediğim için okuldan eve geri dönüp, bir tur fazladan yaptığın için teşekkür ederim annecim de. Böylece seni mutlu etmeye çalışan kişi, gerçekten takdir ettiğini, samimi olduğunu bilir. Genel teşekkür, genel değerlendirmeler asla samimi duyulmaz. Lütfen, lütfen insanlar senin için birşey yaptıklarında ne yaptıklarını anladığını kelimelere dök. Bu sana çok kalp kazandıracak!" 

"Tembel değilim, sadece utangacım."

"Seni çok iyi anlıyorum ama bu seni soğuk ve ilgisiz gosterebilir, ister misin böyle görünmek? Bence gayret edersen gerçekten ilgini, şefkatini hissettirmek çok iyi gelecek sana da."

- Şimdi -

Şu anda izlediğim televizyon programındaki beş bayan sunucudan, yeni evli olanın  eşi süpriz yaparak canlı yayına katıldı. Ellerinde kırmızı gülleri ve romantik bir şarkı söyleyerek. Sunucu sevinçten hıçkırıklarla ağladı, bende tabii. Sunuculardan biri Whoopi Goldberg. Dönüp ekrana dediki henüz eşine hediye vermemiş, sevgililer gününü kutlamamış erkeklerö bu mutlulugu aklınızda bulundurun! Evet lütfen! Mutlu olmak, mutlu etmek zor değil, sadece istek gerekli. Asla pahalı hediyeler değil ama eşinizin sevgi dilini çözmek ve ona göre birşey yapmak…Onun bir görevini yapmak, çok sevdiği çiceği hatırlamak, her zaman yapmak istediği birşeyi yapmasını sağlamak….

Unutmayın sağlam bir ailenin iki temel direği anne ve baba. Bu iki temelin birleştirici gücü, çimentosu aşk! Aşkta herşey gibi üzerinde çalışılınca parlayan bir duygu, söndürmemek lazım. Yani bazen işi, çocukları, hayatı bir kenara bırakıp çiftlerin sadece birbirlerine zaman ayırması şart.

Sevgiyle dolu bir hayat dilerim. Sevgililer Gününüz kutlu olsun!


 


"Anne ben 'love' yazmayı öğrendim!"



10 Şubat 2012

Aile Albümü





Hani şu bütün kutlamaların olduğu sene sonuna doğru olan birkaç ay bitince, birden bire bir boşluğa düşeceğimiz yanılgısına düşüyorum hep. Oysa yeni yıla ait de bir dolu koşturmacamız oluyor. Eski yılın arkasını topluyoruz evvela. Mesela ben Ocakta her fırsatta resimlerimizi toplarladım. Sonunda da, her sene yaptığım gibi, bir aile resim kitabı yaptırdım. Genelde sadece tatillerimize ait resimleri derlerdim, üzerlerine de notlar düşerdim. Bu sene bütün 2011'i kapsamaya karar verince, 54 sayfalık koca bir albüm çıktı ortaya ki bir hayli vaktimi aldı. Ocak ayının en büyük hedeflerinden biri olan bu albüm, dün nihayet elimize geçti. Gülümseyerek dolaştık sayfaların arasında. Ve birden farkına vardım ki kötü bir başlangıç ve kötü bir sonu olduğu için, 2011'i yanlış yargılamışım. Çok da kötü davranmamış meğer bize. Bir dolu güzel anı biriktirmişiz. İyi ki yapmışım bu albümü. İnsan bazen müsrifçe harcıyor anılarını, oysa böyle albüm albüm biriktirince, şükredecek ne çok güzel şeyi olduğunu, daha bir iyi anlıyor sanki.


06 Şubat 2012

Çocuklarımızdan Bir Ders



Şu anda sabah kahvemi yudumlarken, sabah programımı izliyorum. Programın konuğu Michelle Williams'dı. Bildiğiniz üzere kendisi küçük kızının babasını  kaybetti, birlikte değillerdi zaten ama sorumluluk şimdi tek başına üzerine kaldı. Ebeveynlik tek başına kolay değil. Her bakımını siz yapsanız dahi, çocuğunuzu hayatta sizin kadar önemseyen, düşünen birinin varlığı bile çok rahatlatıcı bence. Televizyonu açtığımda kendisine sorulan bir soruyu cevaplıyordu. Soruyu bilmiyorum ama cevabını çok beğendiğimden sizlerle paylaşmak istedim. 

Dedi ki "Kızımı parka götürdüğümde bir sürü yara, morluk ve kızarıklarla geri dönüyor. Bazen kendisini utandıracak durumlara düşüyor…Bütün bunlar bir sonraki gün büyük bir sevinçle ve coşkuyla parka koşmasını engellemiyor. Onun bu cesaretini gözlemleyerek, ben nasıl hayattan korkarım? Nasıl aynı coşkuyla hayata atılmam?"

İnciniyoruz, bazen kolumuz kanadımız kırılıyor, hata yapıyoruz, hata yapılan oluyoruz… Herşeye rağmen seçimimiz ayağa kalkıp, üstümüzü silkeleyip, hayata koşmak olmalı. Çünkü hayatta üzücü ve sevindirici şeyler herzaman iç içe olacak. Kötülüklere bakıp, güzelliklerden vazgeçmek akıllıca değil.

Kendime büyük bir ders çıkardım, umarım size de aynı güzellikte aktarabilmişimdir…

01 Şubat 2012

Sanat

Yasemin'le benim Henri Matisse'in İkarus çalışmasını yorumlayışımız.


Okul aile birliğinin üstlendiği bir sanat misyonu var. Bu çercevede her yıl iki ressam seçilip, öğrencilere tanıtılıyor. Her sınıfın seviyesine uygun olarak da ünlü bir eserin replikası yaptırılıyor, ressamla aynı teknik kullanılarak.Tabii bu iş için her sınıftan gönüllü anneler gerekiyor, önce onlar eğitiliyor, sonra anneler kendi çocuğunun sınıfına öğretip yaptırıyor. Ben her seferinde sevinerek gönüllü oluyorum. Çünkü bu bana, hem yeni şeyler öğrenme fırsatını veriyor, hem de bir eseri kızımla birlikte yapma şansım oluyor. İkimizin yorumunun resimlerini çekiyorum. Yan yana koyup karşılaştırma şansımız oluyor. Seneye bu gruba Defne'de katılacak. Üçümüzün eserini yan yana koyabileceğiz. Çok heyecanlı…

Tabii bu çalışmayı evde kendi kendimize yapmamızda mümkün. Aynı resmi ya da objeyi yan yana oturup resmetmek, sonra yapılan resimlerin benzerliklerini ya da farklılıklarını karşılaştırmak çok eğlenceli olur sanırım.


LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...