27 Haziran 2012

Güzellik



Biz var ya biz, süslenmeyi çok severiz. Daha doğru düzgün yürüyemez, konuşamazken, süs yap diye tutturuyorduk. Bu nedenle anne makyaj malzemelerinin çok azaldığı şu dönemde, bir alışverişin bize hoş bir aktivite olacağına karar verdi. Çokta iyi yaptı, anne karar verirken bizde doyasıya makyaj yaptık. Hatta o kadar çıkmak istemedik ki, oradan sonra gideceğimiz Toys R Us' a vaktimiz kalmadı, o da başka bir güne kaldı.

26 Haziran 2012

Tatil Günleri



Okul zamanı yapmak isteyip, yapamadığımız, biriktirdiğimiz herşeyi tatil günlerine bırakmıştım. Şimdi hepsini ortaya çıkarmanın zamanı. Hem sanatsal aktiviteler, hem gezi aktivitelerimiz öyle çok ki, günlerimiz yine dolu dolu geçiyor. 

Bir yandan derin bir yaz temizliğine giriştim. Küçülenler ayrılıyor, tasnif ediliyor, kışlıklar kalkıyor. Sırada okul evraklarının temizliği var, dosyalar tamamlanacak, atılacaklar ayıklanacak. Çok ağır ilerliyorum, çünkü önceliği tatilimize verdim, günlük aktivitelerden kalan zamanlarda onlar üzerinde çalışıyorum. Neticede gün gelip hay Allah neden vaktimin çoğunu kızlara ayırdım, keşke daha çok temizlik yapsaydım demeyeceğime eminim. Aksini söylemek ise çok acıtır. En iyisi kendimi sağlama alayım, çocuklarımı listemin en üstünde tutayım. 

20 Haziran 2012

B. Melek Üçgeninin Sonu



Her hikayenin bir sonu var, bununda geldi. Son iki yıldır B caddesinin üç farklı noktasında, günde en az 2 kez, gidip geliyordum. Eğer özel bir aktivite varsa, ya da sınıfta yardımcıysam, ya da birşey unutulduysa 3-4 kezde aynı üçgeni arabamla geçtiğim oldu. Bizim ev, Defne'nin okulu ve Yasemin'in okulu. Geçen cuma bu üçgeni son kez geçtim. Gözlerim dolu, içim buruk, yavaş yavaş vedalaşarak… Defne artık anaokulunu bitirmiş oluyor. Artık o da Yasemin'in okuluna başlayacak! Defne'nin bu yıllarını ardımızda bırakmak, vedalaşmak kolay olmadı. Ama tabii büyük bir avuntum var, kızlarım büyüyor ve ben bugünlerini görüyorum…

Yeni hattım bir doğru! B caddesinin iki ucunda, iki noktada gidip geleceğim önümüzdeki okul yılı. Aslında bir yandan hep beklediğimiz gün. Artık Defne'nin kendini kurtardığı zaman. Özel okullara para ödememizin sonu. Henüz günde 3 saat gideceğinden henüz küçük bir adım ama bir sonraki seneye benimde vaktim olacak. Çalışabilirim, gözüm okadar arkada kalmaz, bebek değiller artık derim, elimden geldiğince yanlarında olmuş olurum. 

Şimdi ne şanslıyım ki önümüzde güzel bir yaz tatili var. Her anı kızlarımla dolu dolu geçirmek istiyorum. 5 gündür çok güzel şeyler yaptık, burada paylaşmak için sabırsızlanıyorum!

18 Haziran 2012

Değişim




Kültürümüz bu şekilde. Sosyalleşmeyi, keyfi, yemekle bağdaştırıyoruz. Bundan kurtulmak öyle çok mümkünde olmuyor, genlerimize yazılmış bir kere.

- Tenis oynayalım mı bu haftasonu?
- Çok güzel olur, kahvaltıya gelin, sonrasında oynarız!

- Göle yürüyüşe gidelim.
- Olur börek, kek yeterli mi, sucuk işine de girelim mi?

- Birbirimizi motive edelim, salı günleri spor salonuna birlikte gidelim bundan böyle.
- Olur çıkışta da suşi yeriz o zaman. Hafif hafif…

Pazar günü Türk okulu yapmıştım, bir kısım pazar sabah kahvaltısı saatine denk geliyor diye katılamadı. 3 haftada bir! Feragat edemediler, o çocuklar zaten Türk olmayı kahvaltıyla bağdaştırmış durumdalar.

Çocuklar kayak öğrensin diye kış tatiline gidiyoruz. Sahalara çıktığımızda öğlen 12, geç derse yazılmışız ama onunda ilk yarım saatini kaçırmışız. Olsun diyoruz, çok keyifli bir kahvaltı yaptık ama, tatilin keyfi böyle çıkar.

Amerikalı arkadaşımla konuşurken uyandım birden. Çocuklardan sonra kayak zevklerinin nasıl engellendiğinden bahsediyordu...

- Piste çıktığımızda saat 8 oluyor! Sonra 12'de yemek molası vermek gerekiyor, çocuklar dayanamıyor. Oysa biz onlardan önce cebimize enerji barları koyar, sabah 7'den akşam 6'ya kadar aralıksız kayardık. 

Oğulları 3 yaşında iken, öğlen uyku saatinde onları kayağa çıkaran teleferikte uyuyakalıyormuş, varınca hemen uyanıp kaymaya başlıyormuş. Şimdi 4 yaşında kayak takımında. 

Eyvah, dedim Sinan'a birgün. Böyle giderse bu çocuklara yazık edeceğiz. Bak kapasitelerinin çok azını kullandırıyoruz. Biz bu zinciri birazda olsun kıralım. Keyfi direk yemekle bağdaştırmasınlar. Haftada bir doğa yürüyüşü yapmaya karar verdik. Geçen hafta burada Mount Diablo'nun eteklerini keşfettik. Kime söylesem bizim çocuklar yürümez diyor. Eh bırakınca yürümüyorlar, güçlenmiyorlarda tabii. Bizim Defne kadar çıtkırıldım, kendini taşıtan bir çocuk olmasın. Doğru motivasyonla, ilk denememizde 50 dakika hiç durmadan yürüdü. 

Güzel evlere, bitkilere, doğaya bakarak çok tatminkar bir aile saati geçirdik. Sonrasında….Göl kenarı yemek tabii… Değişim birden olmuyor…

11 Haziran 2012

Yeni Aşklar




Aslında sadece onunla biraz daha vakit geçirebilmek, onu kendi ortamında görmek için bu işe gönüllü olmuştum. Biraz gecikince ben geldim, buradayım diyemeden, görevimin başına geçmek zorunda kaldım. Biraz yapmam gereken işi kavrayıp, düzene oturtunca, gözlerimle kalabalığın içinde onu aradım. O beni çoktan farketmiş, memnun bir tavırla benden tarafa bakıyordu. Gözlerimiz birleşti, bir süre öyle göz göze kaldık, kalbim hızlı hızlı çarptı. Sonra şefkatli bir gülümseyişle birbirimize izin verdik, işlerimize geri döndük. Ara ara baktığımda, beni gözleriyle takip ediyor, nasıl olduğumu kontrol ediyordu. İlk fırsatta hızlıca yanıma sokuldu, bana sıkıca sarılıp " İyi misin anneciğim!", dedi. 

Biliyorum yazının giriş kısmında farklı bir beklenti oluşuyor ama aynen bu şekilde oldu. Son zamanlarda ben flört etmeyi özledim… Gene birisi benim için uğraşsın, gene bakışmalar yaşayayım, yüzüm kızarsın, acaba beni beğeniyor mu, benden sıkılırsa diye telaşlar yaşayayım duygularını özlediğimi düşünüyordum…Evet, eşimle güzel bir beraberliğimiz var, evet beni beğendiğini kendi şekliyle belli ediyor, bilmemi sağlıyor. İstediğim gibi benimle vakit geçirmek için fırsatlar yaratmıyor ama, benimle mutfakta yemek pişirmiyor, bir filmi beraber seyredelim diye çabalar sarfetmiyor..Benimle yalnız kalmaya çalışmıyor…Bıraksam memnun pijama, terlik ve televizyon üçgeninden…Bana(ya da hangi kadına?) yetmiyor işte..Biraz duygusal heyecan istiyorum hayatımda….Dün Yasemin'in sınıfında gönüllü olupta, gözlerimiz öyle karşılaştığında duyduğum heyecan sonrasında, belki de bu dedim. Bundan sonra benim heyecanlarım, benim aşklarım.. Öyle bir aşkla bağlıyım ki onlara, haklarında düşünmem bile gözlerimin dolmasına neden oluyor….Gönlüm gene çiçeklerle, kuş sesleriyle doluyor…

Tabii bu buluş sevgiliyi rahatlatmamalı…Asıl heyecanı veren kişi olmaktan, tahtından vazgeçmemeli..

NOT: Bu yazının bir nedeni de şu anda okuyor oldugum kitap olabilir. Birkaç arkadaşımın ve kitap kulübümün verdiği gazla "50 Shades of Gray" (Grinin 50 tonu diye çevrilmiş olabilir.) okumaya başladım. Benim tarzım bir kitap değil, ama bayanlar bayılıyor, en iyi satanlar listesinde. Hani çok anne oldum, çıksam biraz bu kalıptan diyorsanız, size belki ilham verebilir…

05 Haziran 2012

Bizim Evde Sihir Devam Ediyor

"Hayal etmek bilgiden daha değerlidir." Albert Einstein












Bazı anneler gerçekçi, hemen hazırlıyorlar çocuklarını gerçek hayata. Oysa ben seviyorum kuzularımın masallar dünyasında dolaşmalarını. Bende onlarla koşuyorum periler ülkesinin dehlizlerinde. Mümkün mertebe sihir katmaya çalışıyorum herşeye. Henüz kabul etmedim Noel Baba'nın gerçek olmadığını, diş perisi halen ziyaret ediyor bizi. Hiç acelem yok onların masumiyetlerini bozmak,  gerçeklerin kalıplarına sokmak için.. Hem gerçek ne, kim kesinlikle emin olabilir ki?İnandığın sürece herşey varolmaya devam etmez mi? Defne'nin prenses çay partisi bende bu düşünceleri uyandırdı. Gerçekten, o çocukların neşesi ile, bende sihirli bir akşam yaşadım.

Partiyi yaptığımız çay partisi odası, bana "Güzel ve Çirkin'' masalını anımsattı. Partiden bir yarım saat önce vardığımız halde, bizimle hemen ilgilenip, odaya aldılar. Defne'nin hazırlanma odasında, kendisine kıyafet seçmesine izin verdiler. Yasemin orada partilere katılmıştı ama Defne'nin ilk seferiydi. Soyunma odasında, onu Külkedisi Cinderella karşılayınca, sevinçten nefes alamadı bir süre. Onun o halini görmek dahi bana yetti. Elbisesini seçip giydikten sonra, saçını yaptırmak üzere oturduğunda, biz anne ve babaya Starbucks Latte ikram ettiler. Parti odasının eksiksiz dekorasyonuna bakıp, kahvelerimizi yudumlayıp, çok doğru bir karar verdiğimize emin olduk. Şimdiye kadar gördüğümüz en özenli hazırlanılmış parti yeriydi.

Parti davetiyesine, 

"Duyduk duymadık demeyin!
Prenses Defne 5 yaşında olacak!
Taçlar, tuvaletler ve saray,
Kraliyet Partisi'nin mutlu etmeyeceği yok
Partide bulunmanız rica edilmektedir."  diye yazmıştım. (İngilizce olarak kafiyeliydi.)

Partinin ilk konukları şovalyelerdi.Erkeklerin sıkılabileceğini düşünerek kızlara iyice tembih etmiştim, arkadaşlarını oyunlara dahil etmeleri için. Erkeklerin, en az kızlar kadar eğlenmiş olması bizi çok sevindirdi. 

Misafirler vardıkça kostümlerini seçtiler, saçları prenses saç modelleriyle donandı, erkekler şovalye ya da prens oldular, saçlari jöleyle havaya dikilerek, pırıltılarla süslendiler. Herkes çok güzel, herkes çok yakışıklıydı, en önemlisi, herkes çok mutluydu. 

Hazırlıklar devam ederken konuklar sıkılmasın diye, aktivite köşeleri vardı. Minikler hazır olunca, özenle hazırlanmış çay masasına oturup, porselen fincanlarda limonata içip, porselen tabaklarda pizza yediler. Sandeviçlerde hazırlatabilirdik ama Prenses Defne peynirli pizza istemişti. 

Pizza faslı bitince, hepsini hazırlanma odasında toplayıp, bir hikaye anlattılar. Sonra prenses ya da şovalye gibi davranmayı gösterdiler. Hepsinin güzelliğine bayıldım. Sonra tek tek sunularak kendilerine öğretilen hareketleri yaptılar, bu arada her birinin dileği söylendi. Defne "Gerçek bir prenses olmak istiyormuş!". 

Grup resminden sonra pasta faslına geçildi. Defne ne istediğini hep çok iyi bilir. Bana sadece dondurmadan yapılmış bir pasta istediğini söylemişti. İçi vanilyalı, dışı pembe olacaktı, üzerinde prensesler olacaktı. Son anda bu şekilde pasta yapan birisini buldum. İçini vanilyalı, dışını çilekli dondurma ile kaplaması için ikna ettim. Böylece Defne'nin bir dileği daha yerine geldi.

Pastadan sonra oynadıkları müzikli oyunsa, günün en neşeli bölümü haline geldi. Düzenlediğimiz en eğlenceli partilerden biriydi.

Eve döndüğümüzde şimdi yorulduk, hediyeleri sonra açalım diyemedik, sevinç çığlıkları atarak hediyelere koştular. İçlerinden çıkanlara hayranlıkla baktılar, ama içlerini açmadılar. Kuralı biliyorlar hergün bir hediye, böylece çok daha keyifli olacağını, hediyenin değerini daha çok bileceklerini öğrendiler. Devam eden haftada her sabah 7'de kalkıp bir hediye açtılar ve okul saatine kadar oynadılar. Akşam gelir gelmez tekrar başına geçtiler. Her hediyenin sonuna kadar tadına vardılar. 

Yasemin'in 5. doğum gününde Deniz Kızı gelmişti partimize. Defne'nin prenses partisi oldu ve Cinderella vardı partide. Böylece ikisinin de en sevdikleri prenseslerle, güzel birer anıları oldu. Yaşasın 5 yaş, mutlu prenseslerin yılı!

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...