30 Kasım 2011

Tahoe Gölü"nden (Gölden)



Kar tatili yapmak fikriyle gitmiştik, ama Tahoe bize süpriz yaptı, bahar havasıyla karşıladı. Baharı da çok güzelmiş, kimbilir yazı nasıldır diye geçti hep kalplerimizden. Tahoe'nun doğal cazibesi okadar etkili ki, hep yeniden dönmek isteğiyle ayrılıyoruz oradan. 

Yaklaşık 4 günümüz vardı zaten, bir kısmını orman içindeki resortda, dost sohbetleriyle geçirdik. Bir kısmında göl kenarında idik, bir kısmında da dağda. Resimlerimi de bu şekilde grupladım. Resimler sözden daha çok anlatır düşüncesiyle bu sefer, bol resim, az laf var….

Bu şekilde olmasının bir nedeni daha var….Buz pateni yaparken düştüm, kuyruk sokumu kemiğim kırıldı. Artık bir süre oturmak rahat değil bana…








22 Kasım 2011

Kayak Tatilcisinin Valizinde Neler Olmalı?



Bugün valiz yapıyorum. Yarın kar tatili için Tahoe Gölü'ne doğru yolculuğumuz var. Her kış tatilimizde bir eksikliğin sıkıntısını çekince, geçen sene oturdum, internetin zengin kaynaklarına başvurdum ve böyle bir tatil için, özellikle kayak, kızak yapılacaksa, gerekli olan giyim malzemelerinin listesini çıkardım. Böyle bir listenin eksikliğini çekiyorsanız, belki size de yardımcı olabilir diye, kendi hazırlığımın listesi burada!

1- Kayak/kar pantolunu (su geçirmiyor
2-Kayak/kar ceketi
3- Kar botları 
4- Kar eldivenleri
5- Kayak ya da güneş gözlüğü 
6-Kar maskesi (Kulaklarınızı ve yüzünüzü soğuktan korumakta çok başarılı)
7- Termal iç çamaşırları (Kayak pantolonun içine giymek için)
8- Kayak çorabı (Yün, ayakları sıcacık tutuyor,sert kayak botlarına karşıda koruma sağlıyor)
9- Bere
10- Çocugunuz kayak yapacaksa, koruyucu kayak şapkası takması gerekiyor. Bu şapkayla bere de takamayacağından, kar maskesi oldukca işe yarıyor.

Bütün bu malzemeleri yanınızda bulundurursanız, giyinmek işkence ama kar da size işleyemiyor!

21 Kasım 2011

Yaşamın Değişik Halleri





Ah be çocuklar ne yaptınız siz? Niye yorganlarınızı, çarşaflarınızı, tuvalet klozetinin üzerine serdiniz? Ne ilgisi var şimdi pembe battaniyelerle kaplı klozetin, hayaletli evle? Bunun neresi korkunç? Benim sağlık perspektifimden bir hayli korkunç haklısınız. Yarınımı çamaşır yıkayarak geçireceğimi düşündükçe çığlık atasım geliyor…

Hiç sahip olamadığımız çalışma odasına, halen sahip olamıyoruz, sizin oyun odanız da olsun diye! Evin 4 odasından 3'ünü size tahsis etmiş oluyoruz böylece. Tüm kutulardaki oyuncakları, yerlere boca etmişsiniz. Odanızda adım atacak yer kalmamış, dışarı taşmışsınız. Evin içinde hoplayarak dolaşıyoruz. 

Kendimize bir tatil keyfi yapmışız. Ateşin karşısında şarap içip, romantikleşmişiz. Yaklaşan 10. yıl dönümümüze istinaden biraz kendimize vakit ayırmak istemişiz. Resim çekeyim demişim. Kavga sesini duymuş, olay yerine koşmuşum. Boynumda kamera, beni çocukları azarlarken gören eşim, boynumda kamerayla dolaşan beni ve battaniye ile kaplı banyo klozetlerini işaret ederek, sürrealist bir romana düşmüş gibi hissettiğini ifade ediyor."Evet", diyorum," Biz garip bir aileyiz, hatta sende elinde koca bir pastayla garaja doğru gidiyorsun?". Kahkahalar atıp garaj kapısının arkasında kayboluyor. 

Odama doğru çıkarken, koridorda, resimdeki şirin manzarayla karşılaşıyorum. Aman içim bir eriyor, bir sevinç kaplıyor. Seviyorum sizi be çocuklar! Nasıl güzellikler getiriyorsunuz hayatımıza. …

Ben bu iki resmin arasındaki çelişkiyi ve ikisinin de hayatımda olması gerçeğini seviyorum….

19 Kasım 2011

Küpe




Çocukları bırakıp okuldan geldim, televizyonu açıp, kahvemi elime almıştım ki gözüme takıldı. Sevinçle zıpladım yerimden. 

Hemen gözümün önüne sabahki hali geldi. Birden hüzünlenmişti. Küpesini hala bulamamıştık. Kulak deliğinin kapanmasından endişe ediyordu….

Kendi kendime onları ilgilendiren kararları, onların yerine almayacağıma söz vermiştim. Mesela, kulaklarını kendi keyfim için deldirmeyecektim, büyüyünce kendisi isterse deldirsin diye düşünürüm. O ise küpe takmak olgunluğuna, beklediğimden erken erişti. Arkadaşlarında gördü, 4 yaşından itibaren küpe istiyor. Çok sıkıntılı bir çocukda olduğundan kulağında yabancı bir maddeye dayanamaz, ya da okulda birisi kulağından çeker, kulağına zararı olur endişesiyle, hemen olur demedim. "Bekleyelim," dedim, "biraz büyü. Nede olsa biraz acıyacak, sonradan ağrı yapabilir, öyle ağrı yaptı diye çıkarmak istersen, kapanır delik, uğraşman boşa gider!"… 

Geçen baharda zamanın uygun olduğuna karar verdik. 7 yaşına yaklaşıyordu, 2. karnesini almıştı, bir odülü haketmişti." Karne hediyen olarak kulaklarını deldireceğiz annecim!", dedim, havalara uçtu. Güzel, güvenilir bir yere gittik. Çok cesurdu, küpelerini seçtik, koltuğa oturduğunda biraz endişelendi ama benim bakışlarımla karşılaşınca güveni yerine geldi, "Nefes al.", dedim, aldı, verdiğinde bitmişti. "Bu kadar mı, kolaymış!", dedi neşeyle. 

Vitrinleri dolaşırken, gözü hep küpelerindeydi. Resimler çektik, babasına, teyzelerine gönderdik hemen oradan. Hayali sallantılı küpeler takmak ama başlangıçta olmaz, küpelerini iki ay çıkarmayacağız bile, iki ay sonunda Türkiye'ye gidiyoruz oradan alırız beğendiğin küpeyi diye ikna ettim. Halen izin vermiyorum teyzesinin ve kuzeninin hediyesi olan harika küpeleri takmasına. Şimdiden bir iki kaybımız oldu bile. Yüzerken, dikkatsizliğinden değil, her seferinde gözyaşı dökerek….

Bir gece küpesiz yatsa kendine dert ediniyor," Anne emin misin deliğin kapanmayacağından?". Bu kadar sorumluluğunu bilmesi, böyle söz dinlemesi beni çok sevindiriyor, çok umutlandırıyor.

Bu nedenle kızının hüzünle aradığı küpesine sevinçle zıplayan, sonra dudaklarına götürüp kızını öpercesine öpen, sonra gözleri yaşaran bir anne görürseniz, garipsemeyin. Anneler için her bir iğne başının arkasında onlarca hatıra vardır….





Bize verilen pansuman malzemeleri çantası üzerinde "Az önce kulaklarımı deldirdim yazıyor!" Bence çok güzel bir ayrıntı.

17 Kasım 2011

Yasemin ile Bilim

Yasemin'le yaptığımız deneyler sırasında çekim yapmıştım. 4 yıldır resimlerini gördüğünüz Yasemin'le tanışın istedim. 

Bakalım hoşunuza gidecek mi?




14 Kasım 2011

Oyun Günü

Hafta içi, disiplinimiz bozulmasın diye, hiçbir aile dışı eğlence yok; okuldan erken çıkılan Çarşamba günleri hariç! Bugünler Yasemin' in oyun günleri. Bu Çarşamba yorgundum, meşguldum, ilgilenemedim, dolayısıyla bir oyun buluşması organize edemedim. Çok bozuldu, öyle üzüldü ki," Ben senin arkadaşın olayım.", dedim. "Bende 7 yaşına ineyim.Tam 2 saat ne istersen onu oynayacağım.".

Çaresiz kabullendi, çaresiz kabullendik. Bir yanda yığınla işlerim, diğer yanda gözleriyle bana yalvaran kızım. Bir plan yaptık, hemen oyuna koyulduk. İkinci saatin sonlarına doğru, birlikte kıkırdarken, "Haklıymışsın çok eğlendim, bu benim şimdiye kadar ki en güzel oyun günümdü! Arkadaşlarımla olduğundan bile çok eğlendim.",  dedi." Biliyor musun?", dedim, "bu benimde yaşadığım en güzel günlerden biriydi, iyi ki bugün böyle yapmışız!". Kenarda beni bekleyen işlerime baktım ve neşeyle düşündüm, "Oh! İşte zamanı durdurdum! Bal gibi de oluyor…İnsan arada herşeyi bir kenara bırakmalı ve çocuğu ile çocuk olmalı…". Günün birinde "Neden işlerimi yapmamıştım…" , diye hayıflanacağımı sanmıyorum ama "Neden kızlarımla daha çok vakit geçirmedim?", diye hayıflanacağım kesin…

İşte oyun günümüzden kesitler





 Yasemin'le deney setindeki deneyleri deniyoruz. Renkten renge dönen sıvılar Yasemin'i büyülüyor. 







Lego setini Legoland gezimizden aldik. Ne cok ayrıntı var mış?Çalış çalış bitiremedik. 





Kızımla ilk kez bisiklete bindik. Henüz çok deneyimli olmadığından o binerken ben yanında koşuyordum ama bugün bende bisikletdeydim. Başardıkça hoşuna gitti, mahallede büyük bir tur attık, maraton yapmışız gibi sevindik. 

Bir sonraki oyun günümüz için sabırsızlanıyorum. Telaşsız, bölünmeden kızımla baş başa iki saat…

10 Kasım 2011

Bugün Kahkaha Attınız mı?





Bugün hiç kahkaha attınız mı  şeklindeki reklam sloganından esinlenerek, size de hatırlatmak istedim. Yediğimiz yiyecekler kadar, belki de daha da önemli kendimizi pozitif tutmak. Atalarımız gerçekten çok akıllıymış "Bir kahkaha, bir kilo pirzola yerine geçer!" derken. Bazen gülecek şey bulmak zor ama, en azından çocuk sohbetlerine katılın, onlarda kahkahalalık çok malzeme var. 

Bugünden itibaren mutlaka hergün gülecek birşey bulmayı adet edinelim mi?Sağlığımıza…




08 Kasım 2011

Bugün Bayram




Biz nasıl çocukken dizilip hayvan kesimlerini seyrediyormuşuz, bilmiyorum. Biz travma yaşamadık  ama kendi çocuklarıma anlatırsam bile, travmatik olabilir mi diye düşünüyorum. Bu nedenle, bayrama farklı yaklaşımlar getiriyorum. Mesela youtube'dan aç Afrikalı çocukları gösterip, israfın kötülüğünü, paylaşmamızın nasıl önemli olduğunu anlattım. Yaşantımız ve yiyeceklerimiz için ne kadar şükretmemiz gerektiğini söyledim. Afrikalı çocuklara bakıpta "Anne Allah neden onların aç olmasına izin veriyor?", diyen Yasemin'in sorusuna cevap bulamadım. Belki de, dedim, daha önceki hayatlarında çok israf yaptılar, bu nedenle böyle cezalandırıldılar. Ne diyorsun, dedi, birden fazla kere mi dünyaya geliyoruz? Yutkundum, kararsız "belki…" dedim…. 

Bayramlarımızı, en az buradaki bayramlar kadar eğlenceli göstermek istiyorum kızlarıma.  Kalabalık bir grup birleşip yemeğe çıktık. Çocuklara minik hediye torbaları hazırlamıştım, bir diğer arkadaşımda küçük hediyeler hazırlamıştı, sevindiler. Bayram zaten çocuklara ve yaşlılara mutluluk getirmeli en çok. Onları mutlu etme fırsatları olarak kullanmayı tercih ediyorum bugünleri.

"Kızlar babanızın elini öpmediniz ama!", diye hatırlattım. Yasemin hemen babasının elini öpüp "Gimme my money!" (Paramı ver!) dedi. "İyi bayramların İngilizce'si mi?", diye sordum. "Sadece nakit kabul ediyorum!", diye cevap verdi.En azından  el öpmeyi biliyor ve esprili diye teselli ettim kendimi. 

Umarım güzel bir bayram geçirmişsinizdir ve umarım en azından bir yaşlı, bir çocuk mutlu etme fırsatınız olmuştur. Nice bayramlara…

02 Kasım 2011

Bu Gece Osmanlı Hanedanıyız



"Muhteşem Yüzyıl" tek izlediğim dizi . Yapanların ellerine sağlık, çok güzel bir göz ziyafeti sunuyorlar bize. Bu diziden aldığım ilhamla, bu Cadılar Bayramında, Osmanlı Hanedanı şeklinde giyinmek aklıma geldi. Bu seneki Türkiye ziyaretimde de, ablamla, Mısır Çarşısı' nın keyifli arka  sokaklarını dolaşıp, bize kostüm aradık. Biz kızlarınkini bulmak nispeten kolay oldu da, Sinan'a kavuk bulmak, kaftan bulmak çok zordu. Sonunda bir mağazaya dekor olarak konmuş kavuğu aldık. Kaftanımızı da buradaki sevgili bir dostumuzun emeğine borçluyuz. 

Yıllardır Disney prenses kostümlerine alışkın kızlarıma, bu kostümleri Türk Prensesi  kostümleri olarak açıkladım. İlk başta heyecanlansalar da, sonra tereddütte kaldılar. Çok mu farklı olacaklardı? Kimse Türk prensesi bilmiyordu, ne oldukları anlaşılacak mıydı? Ahlak, milliyetçilik gibi konular dışında kalan konularda, benim istediğime inansınlar şeklinde düşünen annelerden değilim. Kararlarında bağımsız olsunlar mümkün olduğunca, benim sevmediğimi istiyorlarsa sevsinler, benim giymeyeceğimi giysinler, isterim. Bu nedenle, istemiyorlarsa, kostümleri okul yürüyüşünde giymek zorunda olmadıklarını söyledim. Akşam ailecek Türk Hanedanı olacaktık ama istiyorlarsa gündüz yürüyüşü için başka kostümler seçebilirlerdi. Fakat sınıf arkadaşlarının anneleriyle değişik ortamlarda konuşurken,  Türk prensesi kostümü, herkesin çok ilgisini çektiğinden olsa gerek, son günlerde onlarda arkadaşlarına Cadılar Bayramında Türk prensesi olacaklarını açıkladılar. Çok sevindim tabii..

Okul yürüyüşünden bir gün önce, herşeyin yerinde olup olmadığını görmek için, Yasemin'in kostümünü prova ettirdim. Çok beğendi. Disney prenseslerinden, Prenses Yasemin'e benzediğini düşündü. Evet ama, dedim, sen dikkatli olacaksın. Türk prensesleri tutucudur, göbeğini göstermek yok! "Niye kimse Türk prenseslerini bilmiyor?", diye sordu. "Çünkü", dedim, "onlar sarayın içinde yaşarlardı, dışarı çıkmalarına izin verilmezdi, kimse onları göremezdi.". Henüz bunun korkunç birşey olabileceğinin farkında değil. Sarayın içinde yaşama fikri cazip gelmiş olsa gerek. "Neden öldüler anne, keşke halen yaşasaydılar!", dedi. "Yaşayamadılar çünkü Cumhuriyet sistemine geçildi, ne demek biliyor musun?". "Evet!", dedi, "Kimse kimseyi köle yapamaz, herkes istediğini olabilir.". " Evet birtanem, güzel prensesim, aferin sana. Cumhuriyet demek, artık ülkedeki tüm küçük kızlar prenses demek, çok daha güzel birşey yani. Yalnızca moda değişti, şimdiki prensesler bu elbiseleri giymiyorlar! Birden yüzü aydınlandı, prensesliğinin onaylandığına mutlu, kafasındaki yeni maceralara doğru koştu. 

O gece çocuklara vermek için hazırladığım küçük hediyeler.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...