21 Haziran 2011

Geçen Babalar Gününde

Zaman ne çabuk geçiyor… Oysa benim babalar günü ile ilgili anlatacağım daha ne çok sey vardı. Geçen babalar gününü hatırlamıştım mesela.  Çok heyecanlıydık. Çünkü Yasemin in  ilk dans resitali babalar günündeydi. Kostümünü giydirmek, saçlarını yapmak, umduğumdan çok zamanımızı almıştı. Elim ayağıma dolanmıştı.  Öyleki doğuma giderken bile çantamızı unutmadık, oysa resitale giderken, önce resital sonrasında vermek için hazıladığımız çiçeklerimizi, sonra  Yasemin' in bale pabuçlarını evde bıraktığımızı farkedip, iki kere eve döndük. 


Ben Yasemin' in dans derslerini baba kız aktıvitesi olarak planlamıştım. Yasemin' in hayatının bir parçasını, baba kız yaşayacaklardı, ben karışmayacaktım. Böylece Yasemin in bir konuda gelişmesini babası takip edecek, problemlere birlikte çözüm bulup, birlikte anılar yaratacaklardı, içinde sadece ikisinin olduğu... 


16 Haziran 2011

Konumuz Babalar



Arkadaşımın pırıltılı gözlerine, akıcı konuşmasına hayranlıkla bakıyorum. Sakin tavırlarına, her zaman özenli kılığına, bakımlı olmasına, kendine ayırdığı vakitlere, hobilerine bakıp, 6 çocuk annesi olduğuna inanmak zor. Kocası hafta arası başka bir şehirde çalışıp, yaşadığı halde, kendini ve ailesini bu şekilde dengede tutması benim için her zaman şaşkınlık verici ve hayranlık uyandırıcı olmuştur. Ailesi ile ilgili birşey anlatırken dikkatle dinlerim, bu dengeyi kurmasına yardımcı olan ipuçlarını bulmaya çalışırım. Hafta içi evde olmayan kocasına çıkışmasını anlatıyor Connie. Artık 20 yaşında olan kızı büyüyünce, eşinin bir nevi, mesafeli davranmasını eleştirmiş. Demiş ki "Bil ki, eğer sen onlara sevgini göstermezsen, o sevgiyi gidip dışarıda arayacaklar! Onlara şefkat gösteren ilk erkeğe aşık olmalarını ister misin? Sırf hayatlarındaki bir eksikliği kapatmak için?". 

Olaylara her zaman çok endişeli yaklaşan Patricia, " Kocam erkek olarak kızımıza bu yaşta çok fazla birşey veremeyeceğini düşünüyor, annenin yeterli olacağı görüşünde. Zaten çoğunlukla işte. Kalan vakitlerinde Jennie ile vakit geçirmesini, bire bir birşeyler yapmalarını istiyorum. Jennie bir erkeğin varlığına alışkın değil, babasıyla rahat edemiyor! Oysa biraz vakit geçirdiklerinde nasıl farklı mutlu olduğunu gözlemleyebiliyorum."

Düşüncelerimi toplayınca "Bu çocukları sadece anne çocugu diyerek babasız bırakmak çok haksızlık." diye ekliyorum. "Erkek çocukları için baba, hayatları için bir model, örnek alacakları insan. Kız çocukları için ise, babaları, onların hayatlarındaki erkek figürü. Ona bakarak bir erkekde aramaları gereken kriterleri belirleyecekler. Eşimi her zaman uyarıyorum. Onlardan sıkılman normal, ama onlara belli etmen doğru değil. Kızların için nasıl eşler istersin? Onlara değer veren eşler seçmelerini istiyorsan, onlara değer verdiğini belli et. Öyle bilsinler ki onlar çok değerliler, hiçbir zaman azına razı olmasınlar. Onlarla her zaman saygılı konuş, centilmen davran ki aksi davrananı yadırgasınlar, hiç kabul etmesinler. Onları dinle ki, fikirlerine değer vermeyenleri yanlarına yaklaştırmasınlar. Onlara kendilerine değer biçmeyi öğretmek senin görevin. Kızlarına nasıl eşler istiyorsan öyle davran, hem onlara, hem bana…"

Hepimiz hemfikir oluyoruz: Baba olmak da kolay değil ama özellikle kız babası olmak büyük sorumluluk gerektiriyor. Hepimiz görüşlerimizi birbirimizin görüşleri ile zenginleştirmiş olmaktan memnunuz. Herkesin gözünde, konunun önemini eşlerine kabul ettirme kararlılığı, ayrılıyoruz. Eh anne olmak hiç kolay degil. Sadece cocuk değil, bir de baba yetiştirmek gerekiyor.


14 Haziran 2011

4 ve 40




Ben Mayıs ayında, bir yandan 4 olacak kızımın doğum gününe hazırlanırken, diğer yandan, 40 yaşına girecek arkadaşımın doğum günü için planlar yapıyordum. Burçlarından mı bilmem, oda Defne gibi bahar tadında bir insandır. 40 yaşın ağırlığına uygun bir dekor düşlerken, birden diğer bir arkadaşımızın yaz bahçesi temalı önerisinin, arkadaşıma daha uygun olacagına hemfikir oldum. Hemen, Martha Stewart'ın sayfasından aldığımız ilham ve bilgilerle, hummalı bir hazırlığa giriştik. Yaptığımız kağıt çiçeklerle ve gerçek çiçeklerle, dışarıda bu mevsime hiç yakışmayan bir fırtına varken, biz bahçemizi evin içine kurduk. 

Defne' ye 4. yaşı için 4 şeklinde bir pinyata almıştım, arkadaşıma 40 rakamını tamamlayan, hayatının kesitlerini resmeden fotoğraflardan, bir pano hazırladım. 

Bir yandan bir çocuğu, diğer yandan bir yetişkini mutlu edecek şeyleri düşünürken, birden farkettim ki aslında pekte yoktu farkımız. İnsanı mutlu edecek şeyler hep aynı, 7'den 70'e değişmiyor,aslında neşe hep, o içimizdeki minik çocukla geliyor. Onu mutlu ettiğimiz sürece, sorunumuzda kalmıyor. Hayatla barışık ve keyifle yaşıyoruz. Bana, büyümek denilen süreç, hep bu çocuğu sindirme, yok etme prosesi gibi gelmiştir. Bu yüzden pek de kıyamam, çok sert olamam çocuklarıma.Kederli olduğumda onlara sığınırım, size de tavsiye ederim. Üzüntülerinizde çocuğunuzdan uzaklaşmayın, yakınlaşın, bakın sihirli dünyaları size ne kadar iyi gelecek... İçinizdeki çocuğu da her fırsatta yoklayın, küstürmeyin, çıksın ortaya zaman zaman, hayatla oyun oynasın. 

09 Haziran 2011

Bugün







Saatlerdir ama aslında günlerdir hep içimden bloğuma yazıyorum. Bir türlü gerçekten yazma fırsatını yakalayamadım. Sanırım bu blog benim ödüllerim kategorisine giriyor ve bu aralar kendimi ödüllendiremeyecek kadar koşturuyorum. 

Bu sabah kararlıydım ama. Bugün mutlaka yazacağım dedim kendime. Yasemin'i okula bırakıp, Defne'ye kahvaltısını yaptırdıktan sonra hiçbir engelim yoktu. Kahvemi yudumlamaya hazır olduğumda yukarı çıkıp bilgisayarımı aşağıya indirmeye karar verdim. Ama dedim kendi kendime eğer biraz çamaşır katlarsam bir kısmını yukarıya çıkarken çıkarabilirim. Yukarıya çıktığımda beyaz çamaşırların yıkanması gerektiğini hatırladim. Sinan dün akşam gözlerini devirmemeye çalışmıştı, ben anlamıştım bu işin öncelikler sırasına alınmasının gerektiğini. Beyazları toparlayıp indirirken, yukarıda kalmış bardaklara gözüm takıldı, ikinci bir tur yapmaya karar verdim. Aşağıya indiğimde Defne bir sandeviç daha istediğini söyledi, hemen sandeviçini hazırlayıp, çamaşırları makinaya koyup, yukarı çıktım. Elim kolum bardaklarla dolu geri döndüm. Tekrar biraz katladığım çamaşırlardan alıp yukarı çıktım. Tüm odaları dolaşıp, çamaşırları yerlerine yerleştirdikten sonra, bilgisayarımı kucaklayıp aşağıya indim. 

Bilgisayarımı açınca çok yakın arkadaşımın doğum gününü hatırladım, hemen hem mesaj gönderdim, hem de telefonla aradım. Onunla konuşmamı tamamlamadan annemlerin aradığını farkedip o tarafa geçtim. O sırada beni merak eden diğer arkadaşıma, annemleri kapadıktan sonra arayacağımı belirtip annemlere geri döndüm. Bizi bilgisayardan görmek isteyen annemlerle, sonra arkadaşımla muhabbetimi bitirdim ki, Defne ara yemek zamanının geldiğini hatırlattı. Atıştırdığı şeyler yetmeyince öğlen yemeği hazırlamaya karar verdim. 

Şimdi öğlen yemeği, bulaşık makinasını boşaltma ve çamaşırları kurutucuya  geçirme ve akşam programı için başka bir arkadaşımla anlaşma konusması sonrası nihayet buradayım.Yasemin'i almama 20 dakika kaldı demek için! En azından başardım, birşeyler yazabildim.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...