20 Nisan 2008

Bahar Şovu


Yasemin, geçen hafta bir akşam, ikinci kere sahneye çıktı. Bu sefer okul çapında bir bahar şovu düzenlendi. Düzenledikleri gösterinin ismi “Büyüyüşümü İzle” idi. Bir yandan şov devam ederken, bir yandan büyük ekranda katıldıkları faaliyetlerden resimler gösterildi. Çok duygulandım. Benim bebeğim artık pekte bebek gibi görünmüyordu.

Yasemin’in sınıfının söylediği şarkılara uygun düştüğü için onlara plaj kıyafetleri uygun görülmüş. Kocaman hasır şapkalar, boyunlarında çiçekler ve güneş gözlükleri ile çok güzel bir görüntü oluşturdular. Yasemin’in sesini korodan ayrı olarak duymak mümkündü. Çok büyük coşkuyla, eğlenerek, bağıra bağıra söylüyordu şarkısını, biraz da grubun geri kalanına uymayı gerekli görmeden. Tüm hareketleri eksiksiz, büyük coşkuyla yaptı, yine göğsümüzü kabarttı kızımız.

Simdi kısa surede, başka çok önemli bir şova, hazırlanmamız gerekiyor. Burada düzenlenecek 23 nisan gösterisinde, birkaç arkadaşıyla sahne almalarını istiyoruz. Geçen akşamki şov yüzünden, henüz yeni çalıştırmaya başladım ve çok az vakit var, ama umutluyum.

17 Nisan 2008

Manhattan'da Sihir (Enchanted)

Bu dönemki aile film günümüz için “Enchanted” i (Manhattan’da Sihir) seçmiştim. Bizim için yeni bir prenses, Giselle. Genelde bir film kiraladığım zaman önce ailecek seyrediyoruz. Sonrasında bir sure filmi tutuyorum, Yasemin birkaç kere daha izliyor. İlk kez tuttuğum bir filmi defalarca hep birlikte izledik! Filmi baştan sona olmasa da, bölüm bölüm 5 kere izledik. Benim içimde uyuyan bir prenses varmış onu fark ettim. Sinan’sa benim içimdeki prensesi anlamaya çalıştığından mi, yoksa oda kendi içinde yatan prense yakınlaştığından mi bilmiyorum, keyifle izliyor her defasında. Müzikler çok güzel, zaten ikisi Oscar’a adaydı bu sene.

Küçük prenseslere, küçük prenslere ve anne babalarına hararetle tavsiye ederiz.

15 Nisan 2008

Küçük Bahçıvan


Bu ay çevreye yoğunlaştık biliyorsunuz. Zaten bahar etrafımızı neşesiyle kaplamaya başlayınca, içimizde de doğaya katılmak için bir kıpırtı başlıyor. Biz aslında, çevre bilincimizi geliştirmeye, üç hafta önce ilk bitkilerimizi dikerek başladık. Bu sene az da olsa kendi yetiştirdiğimiz bir şeyleri yemeye, yedirmeye kararlıyım. Buna da Yasemin’in katılımını çok arzu ediyorum. Bu nedenle tohumları aldığımda, ilk fırsatta tohumların ekileceğini ilan ettim.

Dikimi yapmadan bir gece önce internetten mevsimsel şartlar, ilk adımlar hakkında bir hayli yazı okudum, bu konudaki bloglara baktım. Havaların yumuşamaya başladığı bu donemde tohumlarımızı ilk olarak saksıya dikmeye karar verdim. Ertesi gün kahvaltıdan sonraki ilk işimizdi bu. İki saksıya toprağı boşaltırken, bitkilerin nelere ihtiyacı olduğu hakkında konuştuk. Nane ve dereotu ektik. Her ikisinin de tohumlarını saksıya toprağa atmadan önce inceledik. Üzerlerini örten toprağı Yasemin’e attırdım. Toprakla oynamak çok hoşuna gitti. Çiçeklerin ilk suyunu verme işi de yine ona aitti. O günden beri ara ara birlikte suluyoruz ve bitkilerimizin gelişimlerini inceliyoruz. Dere otlarımız hızla büyüyor, sevinç çığlıkları atıyoruz. Nanelerde ise henüz bir gelişme görmedik, merakla bekliyoruz.

İki küçük saksıda olsa, bizi toprağa yakınlaştıran bu aktiviteyi çok seviyoruz. Yeni bir canlının çoğalmasına sebep ve tanık olmak çok güzel. Kendi emeğimizin ürününü yemekte cabası…

07 Nisan 2008

DÜNYA GÜNÜ


Yasemin gecen hafta elinde bir kese kağıdı ve bir sayfa açıklama ile geldiğinde, sevinçle gülümsedim. Bu ayin aktivitelerini ben çok severek yapacağım. Üstelik Yasemin içinde iyi bir temel oluşturacak. Bu ay her şey “Dünya Günü” ile bağlantılı olacak.

Açıklamalarda, çocuklarınızın doğanın farkına varmasının ve cevre bilinci geliştirmesinin en önemli adımlarından biri doğayı araştırmak ve tanımaktır diyor. Bu nedenle her hafta çocuğumuzla birlikte bir doğa yürüyüşü yapıp, bulduğumuz değişik bir nesnenin, verilen kese kağıdı içinde, okula götürülmesi bekleniyor. Bu bir kozalak, bir yaprak, enteresan bir taş parçası olabilir. Sınıfta bir sergi oluşturuyorlar.

Yaptıkları çalışmanın bir aşaması da, teneke kutu, plastik şişe gibi, yeniden kullanılabilir malzemeleri toplayıp, okula götürmek. Bu ayin sonunda, toplanan atıklar, bir merkeze teslim edilecek ve karşılığında para alınacak. Bu para da çocukların ortak karar vereceği bir aktivite için kullanılacak, onlara ödül olacak.

Benim zamanım ile çocuklarımın zamanı arasında güzel bir fark var. Bizim zamanımızda, cevre bilincimizi geliştirmek için, bu kadar uğraşılmış olsaydı, belki doğal felaketler bu kadar vahim hale gelmeyecekti. Çevreye duyarlı, saygılı bireyler yetiştirmek, biz annelerin en önemli görevi olmalı. Bu nedenle, bu fırsatı kaçırmaya hiç niyetim yok. Gelişmeleri gene burada yazarım.

03 Nisan 2008

Yumurta Avı


Yumurta avı olmayan bir paskalya düşünülemezdi. Yasemin’in sınıf arkadaşlarından birinin ailesi, kendi sitelerinin parkında bir yumurta avı pikniği düzenlediler. Katılan her çocuk için, 50 adet içi seker doldurulmuş plastik yumurta istediklerinde abarttıklarını düşünmüştüm. Fakat çocukların çığlıklar atarak her yere koşturmalarını, sevinçle yumurtaları sepetlerine doldurmalarını görünce, bu sayının çok uygun olduğunu anladım.

Yumurta doldurma isini her sene (gecen seneden beri) Yasemin’e veriyorum. Böylece hem o bir isin sorumluluğunu alıp tamamlamayı öğrenirken hem de eşit sayılarda seker ayırarak matematik öğreniyor. Tabii bende bu el oyalayıcı isle uğraşmamış oluyorum. Bu sene Cadılar Bayramında topladığımız sekerleri ne yememiz mümkündü ne de atmaya gönlüm elverdi. İyi ki de saklamışım paskalya yumurtaları için ideal doldurma malzemesi oldular.

Yumurtalar hemen her yere serpiştirilmişti. Çalıların üzeri, park oyuncakların köşeleri, çimenlerin, çiçeklerin arası, çok geniş bir mekana yumurtalar çok ortada olmayan ama bu yas için de bulunabilir yerlere saklanmıştı. Bizde adet olmamasına rağmen partiler ve piknikler için çok uygun bir çocuk aktivitesi olduğunu düşünüyorum. Yumurta olmazda küçük keselerin içi doldurulur. Araştırmak ve bulmak çocukları çok mutlu ediyor.

O kadar çok koşup oynadılar ve eğlendiler ki, akşamın sonunda yiyeceklerini coşkuyla kapıştılar. Üzerine tatlı olarak ne yendiğini söylememe gerek var mı?

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...